Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Eski Bakanı Mehdi Eker, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye ve Gönül Coğrafyamız” konulu konferansa katılarak bir konuşma yaptı. Mehdi Eker’e İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Rektör Prof. Dr. Yadigâr İzmirli ve rektör yardımcıları Prof. Dr. Ömer Özyılmaz ile Prof. Dr. Dinçer Bilir eşlik etti.

Konferansın açılış konuşmasını yapan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, birliktelik ruhuna dikkat çekerek Trablusgarp, Yemen, Çanakkale ruhunu yeniden harekete geçirmek gerektiğini ifade etti ve  “Ülkemizin düşmanları, zayıf yanımızı birlikteliğimiz olarak görüyor ve oradan saldırıyor. Bu yüzden birliktelik ruhunu yeniden harekete geçirmeliyiz” dedi.

Ardından “Türkiye ve Gönül Coğrafyamız” konferans konuşması yapan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Eski Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’nin gönül coğrafyasının sınırlarını “Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Kuzey Afrika; yani bir bakıma, Akdeniz Havzası, Karadeniz Havzası ve Basra Körfezi, Hazar’ın ötesi” olarak tarif eti. Dünyanın sıkıntılı bir süreçten geçtiğini söyleyen Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Eker,  “Bu sıkıntılı süreç zaman zaman bölgesel sorunları yaratıyor ve etkisi itibariyle küresel gelişmeleri etkileyen, tetikleyen hadiseler vuku buluyor. Örneğin Karadeniz Havzası’nın kıyısında yer alan, Karadeniz’e kıyısı olan Avrupa Birliği’nin bir çözüm üretemediğini görüyoruz. AB bir sistem, büyük bir güç, 500 milyonun üzerinde nüfusu var. Bütün Batı medeniyetlerinin kodlarının teşkil edildiği, doğduğu, büyüdü bir güç ama oraya çözüm üretmekte çaresiz kalıyor” ifadelerini kullandı.


AK party vice chairman and Former Minister of food, agriculture, and livestock Mehdi Eker has attended the conference, themed Turkey and the hearts of our regions”.  President of Istanbul Aydın University Dr. Mustafa Aydın, Rector of IAU Prof. Dr. Yadigar İzmirli, Vice Rector Prof. Dr. Ömer ÖZYILMAZ and Prof. Dr. Dinçer Bilir have accompanied Mehdi Eker.

Making an opening speech at the conference Dr. Aydın has stated out unity and said “our enemies watch for an opportunity to divide us so we have to unite.

During the “Turkey and the hearts of our regions” that conference AK Party Deputy Chairman and Food Agriculture and Livestock Former Minister Mehdi Eker has defined  the borders of Turkey’s hearts geography  as the Balkans, the Caucasus, the Middle East, North Africa; the Mediterranean Basin, the Black Sea Basin and the Persian Gulf, beyond the Caspian. “The troublesome process sometimes creates regional problems, and there are incidents of incentives that affect global developments in terms of influence. For example, we see that the European Union, which is located on the shores of the Black Sea Basin and coasted to the Black Sea, cannot produce a solution. The EU has a system, a great power, a population of over 500 million. Western civilizations are a growing power, but it is helpless to produce solutions “.

 

 

UFRAD Franchising Derneği 14. Olağan Genel Kurul Toplantısı Taksim Point Otel’de gerçekleştirildi. UFRAD Frachising Derneği Başkanı Dr. Mustafa Aydın Genel Kurul Toplantısı’na katılarak toplantıya başkanlık etti 14.Olağan Genel Kurulu’nda Yönetim Kurulu Başkanı’nın sunumunun ardından yönetim kurulun faaliyet raporu okundu. Ayrıca, yeni yönetim ve denetleme kurullarının seçimi yapılarak derneğin 2018-2020 bütçe taslağı görüşülerek oylandı.


UFRAD Franchising Association 14th ordinary general meeting was held in Taksim Point Otel.  President of UFRAD Franchising Association Dr. Mustafa Aydın has moderated the meeting. After the presentation of Board Chairman, activity report of Board of Directors was read. The new period of the Board of Directors was elected and 2018-2020 performance budget was approved.

 

Türkiye Sigarayla Savaş Derneği’nin (TSSD) 19. Olağan Genel Kurul Toplantısı Taksim Point Otel’de gerçekleştirildi. Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Başkanı Dr. Mustafa Aydın Genel Kurul Toplantısı’na katılarak toplantıya başkanlık etti.

19.Olağan Genel Kurul’da, Başkanlık Divanı’nın seçiminin ardından Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ve Denetim Kurulu Faaliyet raporu okundu. Ayrıca, yönetim ve denetleme kurullarının asıl ve yedek üye seçimleri yapılmasının yanı sıra TSSD’nin kesin hesap bütçesi ve tahmini bütçe görüşülerek Genel Kurul’da oylandı.


Turkish Anti-Smoking Association 19th Ordinary General Meeting was held in Taksim Point Otel. President of Turkish Anti- Smoking Association Dr. Mustafa Aydın has moderated the meeting

At the 19th ordinary general meeting, after the election of presidency council, activity report of board of Directors and board of supervisors were read. Original member and substitute member was elected for the board of directors and board of supervisor.  Forecast budget and exact budget were approved.

 

 

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ’NDEN EĞİTİMCİLERE ORYANTASYON – Artı Eğitim-01.05.2010-s. 14

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın, üniversitelerinin vakıf üniversiteleri arasında öğrenci sayısı, fiziki mekan, teknolojik imkanlar, akademik personel gibi kriterler bakımından en tepe noktalarda yer aldığını söyledi. Aydın, bu noktaya gelmelerinde eğitim camiasından aldıkları destek ve katkının çok önemli olduğunu belirtti. Üniversitelerin ürettikleri bilgi ve teknolojiyi, eş zamanlı olarak toplumla paylaşması gerektiğini vurgulayan Aydın, “Eğer bunu yapmıyorsa, üniversite görevini yerine getirmiyor demektir. Yıllarca üniversiteler, etrafları duvarla çevrili açık hapishanelerden öteye geçemediler. Oysaki çağdaş dünyada üniversitelerin etrafında herhangi bir duvar yok” diye konuştu.

EĞİTİM TAŞ DUVARLAR ARDINA SIKIŞTIRILAMAZ – Artı Eğitim-01.12.2010-s. 44

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın; “Uzaktan eğitim programlarımıza kayıt yaptıran bir öğrenci örgün öğrencilerimizin tüm haklarına sahip oluyor” dedi.

EĞİTİMİ AYAĞA GÖTÜRÜYORUZ

  1. yy’da eğitimin taş duvarlar içerisinde sıkışıp kalamayacağını, insanların artık bulunduğu her yerde eğitim alabilmesi gerektiğini söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın “İnsanlar eğitim için size gelemiyorlarsa, sizin onların ayağına eğitimi götürmeniz gerekiyor” diye konuştu. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin de bu ihtiyacı karşılamak için 2008 yılından bu yana çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyen Mustafa Aydın, bu çalışmaları da her geçen gün çalışmalarını artırdığını ve ciddi yatırımlar yaptığını söyledi. Ön Lisans ve Yüksek Lisans Programlarının yanı sıra Lisans Programları içinde planlamalar yaptıklarını belirten Aydın, Bahreyn’de Öpen Üniversitesi ile bir işbirliği içerisine girdiklerini ve bu işbirliği içerisinde e-Osmanlı Araştırmalar Merkezi kuracaklarını dile getirdi. Merkezi İstanbul Aydın Üniversitesi olacak olan merkezin çalışmaları ise 2011 ‘de tamamlanacak.

UZAKTAN EĞİTİM ALAN 300 ÖĞRENCİMİZ VAR

Ortak derslerin Uzaktan Eğitim yöntemiyle rahatlıkla verileceğini, bu derslere harcanan zamanın öğrencinin diğer derslerine harcamasının daha uygun olacağını YÖK heyetine sunduklarını ve YÖK heyetinin konuya çok olumlu yaklaştığını belirten Aydın; İstanbul Aydın Üniversitesi olarak öğrenciye verdikleri takviye derslerini Uzaktan Eğitim ile verdiklerini söyledi. İstanbul Aydın Üniversitesi olarak Uzaktan Eğitim dersleri veren eğitimcileri eğitmek için bir kadro kurduklarını vurgulayan Mustafa Aydın, bu eğitimlerde eğitimcilere ekran kültürü verildiğini belirtti. Uzaktan Eğitim derslerinde aksaklık çıkmaması için Bilgi İşlem Merkezleri’nde sürekli çalışma halinde bulunduklarını vurgulayan Aydın, Uzaktan Eğitim Programı’nda 300 öğrenciye eğitim verdiklerini söyledi.

BİZ BİR E-ÜNİVERSİTEYİZ

Uzaktan Eğitim Programı’nın öğrenciler için çok büyük avantaj olduğunu dile getiren Aydın;” İş gücü sahibi olan insanlar eğitim kurumlarına gidemiyor. Kişisel gelişimlerini sağlayamamak bu insanların en büyük problemi. Uzaktan Eğitim bu problemi ortadan kaldırdı. Uzaktan Eğitim ücretleri de kişileri zorlamayacak nitelikte” diye konuştu. Uzaktan Eğitim programlarında okul bünyesinden ve dışarıdan 40 tane öğretmenin eğitim verdiğini vurgulayan Aydın, Uzaktan Eğitim’in Türkiye’de çok başarılı yol aldığını ve her geçen gün daha da gelişeceğini belirtti. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin tamamen bir e-üniversite olduğunu söyleyen Aydın, teknik altyapı olarak ta çok güçlü olduklarını vurguladı.

KENT KONSEYİ’NDE MADDE BAĞIMLILIĞININ ZARARLARI ANLATILDI – Güncel Posta-15.01.2010-s. 9

Mustafa Aydın, uyuşturucu tacirlerinin gençleri ve çocukları madde bağımlılığına iterek milyonlarca lira rant elde ettiklerini ifade ederek, “Çocuklarımızı ayartmak için her türlü kirli yola başvurmaktadırlar. Özellikle aileler ve yöneticilere bu konuda çok iş düşüyor” diye konuştu.

BİL Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Aydın Van BİL Koleji’ni ziyaret etti.

Van BİL Koleji’ni ziyaretinde Van’da eğitim öğretimine devam eden BİL Koleji’nin kurucu ve yöneticileriyle bir araya gelen Dr. Mustafa Aydın, öğretmenlerle de bir araya gelerek tecrübe paylaşımı toplantısı yaptı. İstanbul Aydın Üniversitesi mezunlarının BİL Okulları’nda görev yapıyor olmasından gurur duyduklarını ifade eden Dr. Mustafa Aydın, Van BİL Koleji’nde fedakârca çalışan tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür etti.

Dr. Mustafa Aydın, öğretmenin sahip olması gereken en önemli niteliklerden birisi olarak empati yeteneği olduğunu söyleyerek, empati kurabilen bir öğretmenin pek çok çocuğun gelgitli dünyasına girebileceğini söyledi. Ayrıca, Dr. Aydın, eğitimde başarının tek taraflı olmaktan ziyade öğrenci, veli ve okul iş birliğinin sağlanmasıyla mümkün olabilecek bir amaç olduğunu söyledi.



Bil Education board chairman Dr. Mustafa Aydın has visited Van Bil Collage.

During the visiting Dr. Aydın has come together with teacher and founders of Van Bil Collage. Expressing his proud Dr. Aydın has said” It is a big honor to work with people who graduate from Istanbul Aydın University in Van Bil Collage. I would like to say thank to all staff.”

Pointing out the importance of empathy, Dr. Aydın” Empathy is the most important quality for teachers. Teachers who can develop an empathy has a chance to reach imagination world of children. Success is the aim that you can only have by the cooperation of students, parents, and school.

 

EĞİTİM/ÜNİVERSİTE

tarihinde yayınlandı Basın

EĞİTİM/ÜNİVERSİTE – Kobi Efor-01.09.2011-s. 81

DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Aydın, üniversitelerde verilen yükseköğrenim eğitimleri, üniversitelerin sürekli eğitim merkezlerinde verilen eğitimleri, yabancı dil eğitimleri ile çeşitli meslek edindirme programlarını yabancı ülkelerde bulunan eğitim kurumlarına ve aday öğrencilere tanıtılması faaliyetlerini yürüteceklerini belirtiyor. Yabancı ülkelerde potansiyel eğitim talebinin Türkiye’ye yönlendirilmesini amaçladıklarını ifade eden Aydın, 2015 yılında 100 bin yabancı öğrencinin Türkiye’ye gelmesini hedeflediklerini belirterek şu bilgileri veriyor: “Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğrenim Kurumu başta olmak üzere tüm ilgili devlet makamları, vakıf üniversiteleri, devlet üniversiteleri, uluslararası tanıtım firmaları aynı hedefe ulaşmak üzere çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin tüm dünya gençlerinin akın ettikleri bir merkez olması için gece gündüz çalışıyoruz.”

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ’NDEN İŞ TABANLI EĞİTİM – Ekovitrin-01.03.2009-s. 34-41

SÖYLEŞİ / DR. MUSTAFA AYDIN

Bilal KOÇAK Özel RÖPORTAJ

Diplomalı işsizlerin arttığı bir dönemde iş tabanlı eğitim imkanı sunan İstanbul Aydın Üniversitesi; binlerce sanayi kuruluşuyla işbirliğine giderek, öğrencilerine okulda alınan bilgiyi pratikte uygulama şansı veriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında meslek eğitimi veren kurumların oranı yüzde 70, normal genel liselerin oranı ise yüzde 30’du. Daha sonraki yıllarda bu tablo tersine döndü ve genel lise oranları yüzde 70’e çıktı, meslek eğitim veren kurumların oranı ise yüzde 30’a düştü. Peki Türkiye’de eğitim alan öğrencinin mezun olduğunda iş ve meslek sahibi olmasını sağlayan meslek okullarının önü ne oldu da kapandı? Ülkemizdeki işsizlik oranına paralel olarak artan diplomalı işsiz sayısı ve üniversite mezunlarının durumu ne olacak? Türk eğitim sektörü nereye gidiyor, devlet ve özel vakıf üniversiteleri bu gidişi durdurabilir mi? Eğitimle ilgili bu ve buna benzer soruları İstanbul Aydın Üniversitesi Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın’a sorduk. İşte Ekovitrin’in eğitimle ilgili özel röportajı ve Dr. Mustafa Aydın’ın cevapları:

İstanbul Aydın Üniversitesi kurulalı kaç yıl oldu?

Önce 2003 yılında Meslek Yüksek Okulu olarak kuruldu, daha sonra 2007 yılında üniversiteye dönüştü. Temelimiz 2003 yıllarına dayanıyor.

Kaç öğretim programınız var?

75 programımız var.

Öğrencilere bu programları aktarırken nasıl bir yol izliyorsunuz?

Öğrencileri üniversiteye seçmeden önce bir tercih dönemi geliyor. Üniversitemizin bu konuda yoğun bir çalışması var. Lise 2’den itibaren dershanelere giderek, liselere giderek, belirli noktalarda danışmanlık merkezleri oluşturarak o öğrencilerin yeteneklerine göre, ailevi durumlarına göre ve tabii ki ülkenin ihtiyaçlarına göre o çocukları, hangi bölümlere yerleştireceğimizi planlıyoruz, İstanbul Aydın Üniversitesi’nden mezun olup da işsiz kalacak bir bölüm bulamazsınız.

Kaç öğrenciniz var?

11 bine yakın öğrencimiz var. Bil Holding çatısı altında da 250 bin öğrenci var. 14 fakültede, 75 bölümümüz var. Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat, Güzel Sanatlar, Mühendislik Mimarlık, Hukuk Fakültesi gibi fakültelerimiz var.

Öğretim kadronuzda nasıl bir kriter izliyorsunuz?

Dünya kriterlerini uyguluyoruz. Yabancı dil bilgisine bakıyoruz. Yurt dışı eğitimine bakıyoruz, Türkiye’de yaptığı proje çalışmalarına bakıyoruz, daha önce nerelerde yöneticilik yaptığına bakıyoruz. Tabii ki Vakıf Üniversitesi ayrıcalıklı üniversite olmalı. Farklı olmalı ve farklılık oluşturmalı. Bunu da ancak farklı insanlarla meydana getirebilirsiniz. Bu nedenle akademik kadromuzda olabildiğince bu farklılıklara dikkatle yaklaşıyoruz.

Sosyal etkinliklere nasıl yer veriyorsunuz?

Sosyal etkinlik olmadan üniversitenin olmayacağını düşünüyoruz. Biz bu çalışmalarımıza “Sosyal İklim” diyoruz. Eğer bir üniversitede sosyal iklimi oluşturamıyorsanız o üniversite, etrafı duvarlarla çevrili hapishaneden ileri gidemiyor. Burada 40’a yakın öğrenci kulübümüz var. Öğrenci konseyimiz, öğrenci meclisimiz var. Öğrencilerimiz hem bu yakın çevremizde, hem Anadolu’da çeşitli projeler yürütüyor. Siirt’te okul projesi, Hakkâri’de ve Şırnak’ta okuryazar sayısını arttırma projesi, Karadeniz’de kitap dağıtım kampanyaları, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde 11 bine yakın öğrenci, 14 fakülte, 75 bölümde öğretim görüyor. Bizim farkımız şudur. Biz uygulamalı iş tabanlı eğitim veriyoruz. İstanbul’da düşkünler yurduna yapılan ziyaretler bu projelere birer örnek olarak verilebilir. Yani akla gelebilecek her türlü sosyal faaliyette öğrencilerimiz aktif rol alıyorlar. Bunun için de her hafta bizim burada hayata dair konferanslarımız var. Kendi mesleğinin duayenlerini buraya getirerek bilgi birikimlerini, deneyimlerini öğrencilerimizle paylaştırıyoruz. Bunun dışında öğrencilerimizin kendi aralarında oluşturdukları birçok organizasyonlar da var.

Sizi diğer üniversitelerden ayıran en önemli özellikler nelerdir?

En büyük özelliğimiz uygulamalı eğitimimiz. Bizim öğrencimiz her hafta iş yerine gidiyor. Burada almış olduğu teorik eğitimi eş zamanlı olarak o hafta bir veya 2 gün kendi alanıyla ilgili iş yerine giderek, burada aldığı eğitimi orada pratiğe dönüştürüyor. Şu anda bizim 800 bin civarında iş ortağımız var. İstanbul Sanayi Odası’ndan, Ekovitrin’e kadar kendi sektöründe duayen olmuş olan hizmet kuruluşlarıyla, sanayi kuruluşlarıyla çözüm ortaklığı anlaşması yaparak öğrencilerimize bilgilerini pratiğe dönüştürmek şansı sunuyoruz. Bu bizim en büyük ayrıcalığımız, öğrenci böylece işyeriyle ilk yıl flört ediyor, ikinci yıl nişanlanıyor, okuldan mezun olduğu zaman da evleniyor. Bu üniversitemize yüzde 90’a varan uranda işe yerleştirme olanağı sağlıyor. Bizim bünyemizde mezun yerleştirme merkezimiz var. İstihdam bürosu gibi çalışıyor. Yerinde uygulama merkezi var, kariyer merkezi var. Girişimcilik merkezi ve yaşam boyu eğitim merkezi var. Bu yaşam boyu eğilim merkeziyle de öğrencimizi kendi alanıyla ilgili en az 4 ayrı branşta sertifikalandırıyoruz. Siz gümrük okuyabilirsiniz ama sadece gümrük değil, gümrükle akraba olan 4 ayrı branşla da sizi sertifikalandırarak yarınlara daha iyi hazırlanabilirsiniz. Öğrencimiz sektöre bu avantajla girdiği zaman, yola kendi kulvarındaki arkadaşlarından üç adım önde başlıyor.

Meslekli – alaylı derlerdi…

Bizim burada güçlü bir uluslar arası ilişkilerimiz var. Her öğrencinin yurt dışı deneyimi sahibi olmasını arzuluyoruz. Çalışmalarımızla, her öğrencimizin asgari iki yabancı dil bilmesini hedefliyoruz. İngilizce bizde zorunlu. Bunun yanında ikinci dili seçmeli bırakıyoruz. Öğrencilerimiz ya Rusça, ya Çince, ya Ispanyolcayı veya İtalyancayı öğrenebilirler. Çok güçlü bir bilgi merkezi var burada. Kütüphane altyapısı var. Ciddi bir akademik kadro var. Proje ağırlıklı çalışıyoruz.

Diğer üniversitelerle anlaşmalarınız var mı?

64 üniversiteyle işbirliği yapıyoruz. Bu üniversitelerle 2+2 programlarımız var, master programlarımız var. Erasmus-Sokrates programlarımız var. Öğrenci iki yıl burada okuyor, iki yıl da yurt dışında okuyor. Üç yıl burada, bir yıl dışarıda okuyor. Altı ay süreyle yurt dışına gidiyor. Şu anda İngiltere’de 20 öğrencimiz eğitim görüyor. Fullbright programıyla Amerika’ya gidiyor. Uyguladığımız programlarla öğrencilerimizi dünyanın dört bir tarafına gönderiyoruz. Şimdi yine üniversitemizin başkanlığında Avrasya Üniversiteler Birliği’ni kurduk. Burada kendi içimizde de biz öğrenci ve öğretim görevlisi değişim programını başlatacağız. Hindistan’a da, Kazakistan’a da, Moldovya’ya da böyle bir öğrenci ve öğretim görevlisi değişim programını başlatıyoruz.

Oralarda yatırım yapmayı da planlıyor musunuz?

Yatırım yapıyoruz zaten, şu anda Kazakistan’da bir üniversite kuruyoruz. Kırımda bir üniversitenin re-organizesini yapıyoruz. Çalışmalarımız var ama bu dediğim farklı bir şey tabii. Dediğim, bu coğrafyadaki, Avrasya’daki, ifade ettiğimiz coğrafyadaki üniversitelerde kendi içerisinde hem ortak projeler, ortak öğrenci ve öğretim görevlisi değişim programlarıyla da kendi bölgemizde bir sinerji meydana getiriyoruz.

Türkiye’de öğrenciler üniversitelerden mezun oluyorlar fakat iş bulamıyorlar, siz iş tabanlı eğitim veriyorsunuz bu gelişmelere nasıl bakıyorsunuz, nasıl bir çare bulmak lazım?

Türkiye’deki işsizliğe inanmıyorum, Türkiye’de işe uygun eleman olmadığını düşünüyorum. Bugün gazeteleri açınız boy boy eleman ihtiyacını görürsünüz. Gelip müracaat ediyorlar, “ne yaparsın” diye soruyorsunuz “her işi yaparım” diyor. Bakınız Türkiye’de işe uygun eleman olmama problemi var. O da söylemiş olduğum eğitim sisteminin o işe uygun planlamayla ve teknolojik gelişmelere göre yapılanmamasından kaynaklanıyor. Eğitimdeki önemli problemlerden biri de; biz halen lise yıllarında yılanın deri değişimini, ya da kurbağanın sindirim sistemini öğretiyoruz. Oysaki Amerikalı Türkiye’nin yerini bilmiyor. Orada Türkiye’nin yerini bilmesi gerekenler sadece yerimizi biliyor. Bırakın Türkiye’yi, Karadeniz şivesini biliyor. Çünkü onu bilmesi gerekiyor da onun için. Ama Amerika’da bununla alakası olmayan bir insanın Türkiye’nin yerini bilmesine ihtiyaç yok ki. Eğitim sistemimizi ayıklamamız lazım. Bizim eğitim sistemimizin içi çöp dolu. Kirlilik dolu, gereksiz, anlamsız, öğrencinin asla müracaat etmeyeceği bilgilerle öğrencinin kafasını yoruyoruz. Üniversitelere gelen öğrenciler boş. Oysaki fiziğe gidecek olan öğrencinin daha liseli yıllardan o konuya yönelmesi ve kendini geliştirmesi lazım. Üniversitede asal sayıları, dört işlemi bilmeyen öğrencilerimiz var. Dolayısıyla bu da başka bir problem. Yani gereksiz bilgilerle öğrencinin kafasını yormamamız lazım. Çok tehlikeli görüyorum. Bizim 800 bin iş ortağımız var. İSO ve İTO ile işbirliği yapıyoruz. 64 üniversite ile ortak proje üretiyoruz. Üniversitemiz yüzde 90 işe yerleştirme imkanı sağlıyor.

Mesleki eğitimin altını çizmek gerekiyor, çünkü çok önemli. Ara elemana ihtiyaç çok fazla öyle değil mi?

Son on yılda uyguladığımız yanlış politikayla meslek eğitimini Türkiye’de adeta öldürdük. Bakınız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda meslek eğitimi veren kurumların oranı yüzde 70, normal genel liselerin oranı yüzde 30. Sonra ne olduysa bir yabancı el bizim içimize girdi ve orayı karıştırdı. Genel lise oranları, genel eğitim oranları yüzde 70’e çıktı, meslek eğitim veren kurumların oranı yüzde 30’a düştü. Peki Türkiye’de kim meslek eğitimi alıyor, orta halli mevcutlar, yani işçisin işçi kal mantığı devrede… Hangi milletvekilinin, hangi bakanın çocuğu meslek eğitimi görüyor. Suç kimde? İşte bu nedenle “öldürdük” diyorum. Eskiden meslek lisesinde elektrik mezunu öğrenci, artı bir puanla elektronik mühendisi oluyordu. Elektrik okumuş zaten. Tabii ki; kendi alanına gitmesi lazım. Önlerini kapattık. Sırf bir lisenin mezunlarının önünü kapatmak için. Böyle yapmadık mı? Elbette ki İmam Hatip mezunları… Bunlar yanlış adımlardı. Öğrenci teknik lisede makine okuyor, bırak bu adam makine mühendisi olsun. Ona artı yüz puan ver. Onu teşvik et, destekle. Yeni yeni biz şimdi kendi bünyemizde meslek yüksekokulları mezunları diye bir dernek oluşturduk. Şu anda bir federasyona doğru gidiyor. Askerlik konusunda bir cazibe sunacaksın. Ve bu insanı teşvik edeceksiniz.

Üniversitelerin önündeki en büyük engel nedir?

Devletin, özel öğretimi ve vakıf üniversitelerini desteklemesi lazım. Az önce söylediğim kriterler ve vakıf üniversitelerine yüklemiş oldukları ağırlıkları biraz hafifletmeleri lazım. Çünkü vakıf üniversitesine gelmeyen her öğrenci, o yıl devlete 10 bin liraya mal oluyor. ¦ Devlet ile vakıf üniversitelerini kıyaslarsanız nasıl bir fark ortaya çıkıyor? Vakıf ile devlet üniversiteleri arasında tabii ki fark var. Bazı devlet üniversitelerini bunun dışında tutuyorum. Vakıf üniversitesi rekabet etmek zorundadır. Devlet üniversitesinde öğrenci bedava okuyacak, ya da çok az bir para verecek, size gelecek ve 15 bin TL verecek. Neden 15 bin TL versin. Sizin farklılığınız olması lazım. Akademik kadro bakımından, teknik alt yapı, fiziki yapı, sosyal imkanlar, yurt dışı imkanları bakımından farklılıklarınızın olması lazım.

Vakıf üniversiteleri daha mı iyi?

Elbette ki. Belli devlet üniversitelerini bir kenara bırakacak olursak, vakıf üniversiteleri mevcut devlet üniversitelerimizin yüzde 90’ından daha önde. Dolayısıyla fark yaratmak zorundasınız. Fark yaratmazsanız öğrenci size gelmez.

Dünyada ilk 500 üniversite sıralamaları yapılıyor. O listede Türkiye’den üniversiteleri göremiyoruz, bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Şimdi şöyle, orda bir yanlışlık var düzeltelim. Dünyanın ilk 500 üniversitesinin kriterleri var. Hangi kriterlere göre o 500 üniversite seçiliyor. Bilimsel yayınlar, fiziksel mekanlar, öğrenci kapasiteleri, mezun sayıları gibi bir çok kriterleri var. İlk 500’ün içerisinde şu anda Türkiye’den 2-3 üniversite var. Ben sonuna kadar katılıyorum, neden ilk 10 arasında değiliz. Yani dünyanın ilk 500’üne giren üniversitelerin bulunduğu toprakların tarihline bakın, bir de bizim bu toprakların tarihine bakın. Oradaki eğitim geçmişine bakınız, bir de bu topraklardaki eğitim geçmişine balanız. Tabii ki ilk 500’de olmamız lazım. Yani Ulubey Rasathanesi’nin kurulduğu yüzyıl, İbni Sina’ların, Farabi’lerin, Harezmi’lerin yaptıklarına bakarsanız tabii ki; bizim o listelerde üst sıralarda olmamız lazım. Ama maalesef Türkiye’deki üniversiteler görevini yapmıyor. Kızınca cübbeni giyip gitmeyeceksin. Siz o yıl kaç ar-ge projesi yaptınız, ne kadar kaynak yarattınız, yurt dışından ne kadar öğrenci getirebildiniz, ne kadar toprağınızla ve toplumunuzla bütünleştiniz. Kaç sanayi kuruluşuyla işbirliği yapıyorsunuz. O yıl kaç AB projesini hayata geçirdiniz. İstanbul Aydın Üniversitesi ve Anadolu BİL Meslek Yüksek Okulu mezuniyet törenleri coşkuyla kutlanıyor. AB’ye bu fakir ülkenin ödemiş olduğu 500 milyon Euro’dan ne kadar kaynak içeriye aktarabildiniz, ne kadar sosyal sorumluluk projesi meydana getirdiniz… İşte bu ve buna benzer kriterlere bakacaksınız ona göre “Ben üniversite miyim, değil miyim. Ben rektör olarak görevimi yerine getiriyor muyum, getirmiyor muyum” diye kendinizi sorgulayacaksınız.

İstanbul Aydın Üniversite’sinin yükselen bir başarı grafiği var. Bu başarının altında iyi bir işletmecilik mi yatıyor, merak ediyorum sizin esas mesleğiniz nedir?

Tabii hangi sektörde olursanız olunuz yaptığınız, ortaya koyduğunuz farklılık kadar varsınız. Arık 21.yy’da alışılagelmiş metotlar çöpe atılması gereken yöntemlerdir. Ben eğitimciyim özel sektöre girmeden önce de eğitim sektörüyle ilgileniyordum. Emekli bir subayım, TSK’da görev yaptığım süre içinde yine öğretmen subaydım. O dönemlerde nasip oldu ve yurt dışında görevlerde bulundum. Askeri ataşelik yaptım. O ülkelerin eğitim sistem ve teknolojilerini takip etme imkanım oldu. Özellikle yabancı dil eğitimi uzmanlık alanımızdı, özellikle o alanda ciddi çalışmalarım oldu. Akademik kariyerim açısından da dil bilimciyim. Bir dönem de İstanbul Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olarak görev yaptım. 1995 yılında emekli olduğum zaman Türkiye’nin, dünyayla eğitim alanında mukayesesini yapma imkanı bulabildim. 1995 yılında eğitim sektöründe faaliyete geçen BİL Holdingin çatısı altında hepsi eğitimle ilgili hizmet veren 17 kuruluş var. Bünyemizde 3 bin kişi çalışıyor. Nasıl yapabildim, yurt dışındaki görevlerim bana diğer ülkelerin eğitim sistemiyle Türkiye’deki eğitim sistemini mukayese etme şansı verdi. Bu bizi bir yere taşıdı. Ne yaparsak farklı bir adım atarız dedik. Daha 1995 yılında üniversite sektörüne girip vakıf üniversitesi kurmadan da, bugünkü holdingimizin çatısı altında bulunan 17 tane birbirinden farklı hizmetler veren ama hepsi eğitimle ilintili olan bir eğitim holdingimiz var. Yaklaşık 3 bin kişi çalışıyor. Daha ilk dershanemiz Beşiktaş Barbaros Bulvarı’nda 390 metrekare alanda, 11 derslikle özel öğretime başladık. Her öğrenciye bir danışman ayırma sistemimizi ortaya koyduk. 21. yy’da öğrenciyle ne kadar iletişim kurabiliyorsanız, ne kadar ilgili olabiliyorsanız o öğrencinin başarısını o kadar etkileyebiliyorsunuz. Sadece öğrencinin dershaneye geldiği saatte veya ayrıldığı saat aralığında öğrenciyle ilgilenirseniz siz öğrenciyi bir bütün olarak ele almıyorsunuz demektir gerçeğini yakalayarak rehberliği ön plana çıkarttık ve eğitimde bugünkü başarılara uzanan süreci yakaladık.

Bir sürü genç sınava giriyor ve kazanamıyor. İmkanı olanlar özel üniversitelere gönderiliyor, sizce bu iş suiistimal ediliyor mu, ticarethaneye dönüşebilme ihtimali var mı sizce?

Türkiye’de özel üniversite yok, vakıf üniversiteleri var. Türkiye’de özelde kolejler, özel liselerimiz gibi kavramları içine katıyor. Bunları birbirine katamıyoruz. Vakıf üniversiteleri kâr amacı gütmüyorlar. Onlar girdiyi üniversitenin gelişiminde, insan kaynağında, akademik kadrosunun oluşumunda kullanır. Öyle kullanmak durumundadır. Hiçbir vakıf üniversitesi kar etmiyor, bırakın kârı, vakfından destek almak durumundadır, alıyorlar da! Bu üniversiteler nasıl bu hale geliyorlar. İstanbul Aydın Üniversitesi her ay 2 trilyon lira civarında maaş ödüyor. 700 civarında insan çalışıyor burada. Bir laboratuvar kuruyorsunuz 1 milyon, 1 buçuk milyon dolar. İstanbul Aydın Üniversitesi’nde şu anda 1500 tane bilgisayar var. Sadece bunların aylık bakım giderlerini düşünebiliyor musunuz? Bütün vakıf üniversitelerinde durum aşağı yukarı aynı.

Sizdeki gelir gider dengesi nedir?

Şimdi her vakıf üniversitesi kendi bütçesini girdisine göre ayarlamak durumundadır. Yani siz eğer girdilerinizle çıktılarınız arasında artı bir miktarınız varsa gelişiminizi ona göre yapıyorsunuz. Denge kuramıyorsanız yeni bir yatırım yapamazsınız. Asla kar amacı güdülmüyor bu üniversitelerde. Devlet üniversiteleri de bir fabrika gibi çalışmalıdırlar, sadece vakıf üniversiteleri değil. Eğer devlet üniversitesinin rektörü o üniversitenin kaynağını, girdilerini, ben bu yıl ne kadar kaynak oluşturdum demiyorsa, o rektör de devlete hainlik yapıyor demektir. Bu sadece vakıf üniversitesinin değil, her üniversitenin her kaymakamlığın, her nüfus memurluğunun bir işletme mantığıyla çalışması gerekiyor bu yüzyılda. Tabii ki devlet üniversitesinin de, vakıf üniversitesinin de dönem sonunda benim şu kadar karım var diyebilmesi lazım. Benim kastettiğim şu; burada kârsız, ya da artı bir değer sağlamıyorsa o müesseseyi kapatmanız lazım. Üniversiteler dönem sonunda girdi ile çıktı arasında artı bir değer yaratmak için çaba göstermek zorundadırlar. Bunu bir ticari kâr değil de, o üniversitenin gelişiminde alt yapısında insan kaynağında kullanılacak bir değer olarak değerlendirmek lazım, özel eğitim kurumlarının ticari yönü de vardır tabii ki. Çünkü özel liseyi kuran bir insan ondan bir kâr bekliyor, işletme kuruyor ama işin konsepti eğitimdir. Tabii ki kar edecek ama orada eğitimcilik ruhunu ön plana çıkartmak zorunda.

Rakamsal değerleri biliyor musunuz, özel vakıf üniversitelerinin ekonomiye katkısı nedir?

Özel üniversitelerinin katkısı şöyle; o öğrenci eğer vakıf üniversitesine gelmemiş olsaydı devlete yük olacaktı. Bugün bir öğrencinin 5 yıllık eğitim süresince devlete maliyeti 35 bin dolar civarında. Biz o yükü devletin üzerinden alıyoruz. Devletin bir takım kaynaklarının daha planlı, daha çağdaş kullanması halinde bu hizmetler çok daha az devlet kaynakları kullanılarak, devlet okulları için söylüyorum çok daha az bir kaynakla karşılanabilir.

Eğitimin özelleştirilmesinden mi yanasınız?

Kesinlikle, asgari yüzde 40 olmalı. Şu anda yüzde 3. Devletin desteğine ihtiyaç var. Şimdi siz bir gazeteci olarak, kendi imkanlarınızla bir yer tuttunuz, arkadaşlarınızla bir araya geldiniz ve kendi sektörünüzde güçlü, dinamik, kendi misyonunuzu yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Diğer tarafta da TRT var diyelim. Elektriğini devlet veriyor, suyunu, maaşlarını devlet veriyor. Siz şimdi TRT ile ne kadar rekabet edebilirsiniz? İmkansız! Biz şimdi vakıf üniversiteleri ayağıyla kiminle rekabet edeceğim. Diyelim ki; İstanbul Üniversitesi’yle ki; zaten ediyorum ama ciddi bir haksız rekabet var. Şimdi devlete diyorum ki; onlardan elektrik parası, su parası almıyorsun, KDV almıyorsun ama bütün bunların tamamını benden alıyorsun. Onlardan kira almıyorsun. Fiziki alan tahsis ediyorsun. “Bana da ver diyorum” bunları. Başka bir şey istemiyorum. Daha öteye gidiyorum. “Tamam bunları da ben sana ödeyeyim diyorum, ama bunlan benden alma da bunların yerine örneğin benim SSK, KDV, elektrik, su param toplam ne kadar diyelim ki; yıllık 4 bin ti. ben 4 bin ti karşılığında sana öğrenci okutayım” diyorum. Siz tespit edin, kırsal kesimden imkanı olmayan fakat başarılı çocuklarımızı. Seçin ve bana “150 öğrenciyi okutacaksın” deyin. Bu giderler çok önemli. Bunlar bizi mahvediyor. Ben bir arkadaşıma 7 bin TL maaş ödediğim zaman neresinden bakarsanız bakın 2 bin 2 bin beş yüz TL de SSK ödüyorum onun için. Vakıf üniversitelerinin sırtındaki bu ağır yükün hafifletilmesini istiyoruz.

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ AYDINLIK – Tercüman Üniversite Rehberi-25.07.2008-s. 4

“Günümüze yön veren teknolojik yarışta ülkemizi arzuladığımız çağdaşlık düzeyine ulaştırabilmek için ön önemli aracın insana, eğitime, araştırmaya yatırım yapmak olduğunun bilincindeyiz. Ülke kalkınmasında hedeflenen düzeye ulaşabilmek, ancak bilginin üretilmesi ve üretilen bilginin genç nesillere aktarılması, yayılması ve ürüne dönüştürülmesi ile mümkün olabilecektir. Tüm vakıf çalışmalarımızla evrensel standartların halcim olduğu lider bir yükseköğretim kurumu yaratmak hedefimiz olmuştur” diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, şunları söyledi: Üniversitede yaşam “İşte bu hedefler doğrultusunda Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı -AKEV- olarak ülkemize karşı yerine getirmemiz gereken sorumlulukların bilinciyle, 2003 yılında Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nu Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek mesleki yükseköğretim alanına sunduk. AKEV, toplumsal sorumluluklarına her geçen gün bir yenisi ekleyerek, toplumun ve iş dünyasının aradığı nitelikli insan gücünü yetiştiren, kurulduğu günden beri basan grafiğini sürekli daha yukarılara taşıyan ABMYO’yu da bünyesine alacağı, bir dünya üniversitesi olacak İstanbul Aydın Üniversitesi’ni 2007 yılında yükseköğretim dünyasına kazandırdı.”

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkam Dr. Mustafa Aydın, üniversitenin yerleşkelerini de gururla anlattı. “Bir kent üniversitesi anlayışıyla yerleşkeler edinen İstanbul Aydın Üniversitesi, öğrencilerine akademik açıdan olduğu kadar sosyal ve kültürel açıdan da farklı, renkli ve etkinliklerle dolu bir üniversite yaşamı sunmaktadır. 70 bin metrekare civarında fiziki alana sahip olan İstanbul Aydın Üniversitesi, modern derslikler, amfiler, laboratuvarlar, kütüphaneler, konferans salonları ve çağdaş eğitimin ihtiyaç ^¦h duyduğu her türlü teknik altyapıyla donanmış mekanlarıyla öğrencilerine yükseköğretim olanakları sağlamaktadır. Kent merkezlerinde sosyal çevre ile etkileşimli ve iş dünyasıyla iç içe konuşlandırılmış kampuslarına her türlü ulaşım araçlarını kullanarak hızlı, kolay ve ekonomik bir biçimde erişim olanağı mevcuttur. Sürdürülebilir bir başarıyı teşvik eden ve destekleyen İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencilerinin başarılarını desteklemek ve öğrenim niteliklerini artırmak amacıyla Tam öğretim Ücreti Bursu, AKEV Bursu ve Onur Bursu vermektedir. İstanbul Aydın Üniversitesi, öğrencilerin sosyal kişiliklerinin gelişmesine özel bir önem vermektedir. Bu gelişim için gerekli olan sosyal iklimin yaratılmasında önemli rol oynayan öğrenci meclisi ve kulüpleri, kuruldukları tarihlerden itibaren, birer sivil toplum kuruluşu anlayışı içinde yakın ve uzak çevresine yararlı olacak çeşitli etkinlikler yapmışlardır. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin vizyonu; çağın gerektirdiği bilgi ve teknolojiye sahip, teknolojiyi en üst düzeyde kullanarak bilgiyi üretime dönüştürebilen, yabancı dil bilen elemanları yetiştirebilecek, çağdaş, değişimleri sürekli içine alan öğretim programlarını uygulayan, konumunda örnek ve yenilikçi bir yükseköğretim kurumu olmaktır. Ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyet’in değerlerine, laik ve demokratik düşünceye sahip, Atatürk İlke ve Devrimleri’ni özümsemiş bireyler yetiştirecek öncü eğitim-öğretim kurumları içinde yerini almaktır.”

background

Follow on Twitter

Follow on Twitter for news, updates and notices.

Istanbul Aydin University Chairman of the Board of Trustees / BIL Holding and BIL Education Institutions Chairman of the Board of Directors / Cyprus Science University Honorary President

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image

Follow on Instagram

FOLLOW ON @profmustafaaydin