EĞİTİM, ÇAĞI ŞEKİLLENDİRİRKEN KÜRESEL BİREYLER YETİŞTİRMELİ – SABAH-12.04.2015-S.14

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ‘Küresel Eğitim Politikalarını Takip Etmek Gerekir’ Eğitim, geleceği şekillendiren, toplumların kalkınmasında en önemli rolü oynayan bir olgudur. Değişip gelişebilen ve temelde bireylerin mutluluğuna, özgürlüklerine ve refahlarına vurgu yapan dinamik bir yapı olmalıdır. Bu kapsamda bu dinamik yapının çağın gereksinimlerine cevap vermesi, küresel politikaları takip etmesi gerekmektedir. Eğitimin en önemli bileşeni öğretmendir.

İSLAMAFOBİNİN PANZEHİRİ TÜRKİYE – SABAH-26.03.2015-S.12

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ‘IŞİD Terörü Müslümanlığa, Haçlı Seferleri Hristiyanlığa, Filistin’deki Katliamlar Yahudiliğe Mal Edilemez’ Avrupa’da ırkçılık ve İslam dinine karşı hareketlerin son dönemde arttığını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, İslamofobinin, İspanya’da Endülüs’ün İslam Devleti tarafında fethedilmesine hatta Haçlı Seferleri’ne kadar geri götürebileceğini ancak bugün bu yargılardan kurtulmak gerektiğine dikkat çeken Dr. Aydın, “Nasıl ki Engizisyon Mahkemeleri’ndeki işkenceyi Hristiyanlık âlemine mal etmiyorsak, bugün sapkınlık derecesinde yapılan olayları da İslam’la bağdaştıramayız. Aynı şekilde Filistin’de öldürülen çocukların sorumluluğunu da tüm Yahudilere mal edemeyiz” dedi. Ortadoğu ile Avrupa arasında medeniyet köprüsü olan Türkiye’yi, Avrupa Birliğine almamak için gerekçe gösterilmeye çalışılan İslamofobinin, nasıl bir tarihi önyargı ve yanılgı olduğunun bilim insanları tarafından incelenmesi gereğine dikkat çeken Dr. Mustafa Aydın, bütün üniversiteleri, kamuoyunu bilgilendirmek üzere göreve çağırdı.

ŞEHİRLERİMİZ MADİ VE MANEVİ MİRASIMIZDIR – SABAH-26.04.2015-S.18

Toplum İçin Daha İyi Bir Çevre Oluşturmalıyız

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın “Bugün 30 yaşın üstündeki hiç kimse ne doğduğu evde, ne doğduğu köy ve kasabada, ne de doğduğu şehirde yaşamıyor. 1950’li yıllardan bu yana yaşanan bu yoğun ve hızlı göç, kurulu şehirlerimizin ya ana dokusu içindeki boş alanlarda, ya da şehir çevresinde plansız, kontrolsüz, çoğunlukla da kaçak bir yapılaşma sonucunu doğurdu. Bugün artık bu sağlıksız yapılaşmanın devam etmesi mümkün değildir. Halk için daha iyi bir çevre oluşturma ihtiyacından doğan kentsel dönüşüm, kentlerin, tarihi ile birlikte oluşturduğu ve bugüne getirdiği kültürel ve doğal değerlerin korunmasıdır.

AFRİKAYLA İNSANİ İLİŞKİLERİMİZ MENFAATLERİMİZDEN ÖNCE GELİR – SABAH-31.05.2015-S.6

Batı’nın Afrika’yı daima sömürülecek bir yer olarak görmesine rağmen Türkiye’nin din,dil,ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin bütün insanların kardeş olduğu inancıyla kıtaya yaklaştığını belirten Dr. Mustafa Aydın, “Afrika’yla insani ilişkilerimiz menfaatlerimizden önce gelir” dedi. Ayrıca Afrika’nın hassasiyetlerini öğrenmek için konuları farklı boyutları ile ele alacak bu tür etkinliklere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Afrika’nın Batı ve Amerika tarafından yıllarca sömürüldüğüne de değinen Dr. Aydın, “Afrika, Batı ve Amerika’nın dünyada en çok sömürmüş olduğu kıtadır. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Afrika, Amerika başta olmak üzere Avrupa’nın zenginliğinin faturasını ödemiştir. Milyonlarca insan köle olarak çalıştırılmıştır. Dolayısıyla Afrika, başta Amerika olmak üzere Avrupa’nın bugünkü ulaşmış olduğu refaha katkıda bulunmuş ama karşılığında hiçbir şey alamamıştır” diye konuştu.

EĞİTİM, ÇAĞI ŞEKİLLENDİRİRKEN KÜRESEL BİREYLER YETİŞTİRMELİ – STAR-12.04.2015-S.4

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ‘Küresel Eğitim Politikalarını Takip Etmek Gerekir’ Ders kitapları dünyada nasıl yazılıyor ve incelenip kabul ediliyorsa bizde de öyle olmalıdır. Ders kitapları yazımında TÜBİTAK tecrübesinden yararlanılıyor, bu daha da etkin duruma getirilmelidir. Eğitim fakülteleri öğretmen yetiştiren tek kurumlar olarak görülmemelidir. Öğretmen alanında en iyi yetişmiş elemanlardan seçilmeli, sonra seçilenlerle formasyon kazandırılmalıdır. Eğitim, geleceği şekillendiren, toplumların kalkınmasında en önemli rolü oynayan bir olgudur. Değişip gelişebilen ve temelde bireylerin mutluluğuna, özgürlüklerine ve refahlarına vurgu yapan dinamik bir yapı olmalıdır. Bu kapsamda bu dinamik yapının çağın gereksinimlerine cevap vermesi, küresel politikaları takip etmesi gerekmektedir. Eğitimin en önemli bileşeni öğretmendir.

AVRUPA’DAKİ İSLAMAFOBİ ALGISINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN YOLA ÇIKTILAR – TAKİP(KONYA)-17.03.2015-S.9

Avrupa’da ırkçılık ve İslam dinine karşı antipati hareketlerinin son dönemde arttığını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Sadece 11 Eylül’den sonra değil Endülüs’te başlayan engizisyon ve Haçlı Seferleri ile birlikte bu tarihi süreç devam etmiştir. 11 Eylül ile birlikte farklı bir boyuta ulaşmıştır. Türkiye’nin özellikle Ortadoğu ve Avrupa arasında köprü görmesi bu karşıtlığın odak noktasına Türkiye’yi oturtmaktadır. Avrupa Birliği’ne girmek üzere yıllardır bekleyen Türkiye’ye sırf bu gerekçe ile Avrupa Birliği kapısı kapatılmıştır. AB gerçeklerini tam olarak telaffuz etmemekle birlikte Müslüman bir ülke olmamızdan dolayı bu antipatiyi gerçekleştirmektedir. İstanbul Aydın Üniversitesi olarak Sorbonne Üniversitesi ile Paris’te, Humboldt Üniversitesi ile Almanya’da, Brüksel’de AB merkezinde, Salamanca ve Valencia Üniversitesi ile İspanya’da ve İngiltere’de bulunan Cambridge Üniversitesi’nde bu yanlış algının ve yaklaşımın gerçeklerden uzak olduğunu anlatmak için akademisyenlerimizle birlikte konferanslar düzenliyoruz.” dedi.

İSLAMAFOBİNİN PANZEHİRİ TÜRKİYE – TÜRKİYE GAZETESİ-26.03.2015-S.4

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ‘IŞİD Terörü Müslümanlığa, Haçlı Seferleri Hristiyanlığa, Filistin’deki Katliamlar Yahudiliğe Mal Edilemez’ Avrupa’da ırkçılık ve İslam dinine karşı hareketlerin son dönemde arttığını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, İslamofobinin, İspanya’da Endülüs’ün İslam Devleti tarafında fethedilmesine hatta Haçlı Seferleri’ne kadar geri götürebileceğini ancak bugün bu yargılardan kurtulmak gerektiğine dikkat çeken Dr. Aydın, “Nasıl ki Engizisyon Mahkemeleri’ndeki işkenceyi Hristiyanlık âlemine mal etmiyorsak, bugün sapkınlık derecesinde yapılan olayları da İslam’la bağdaştıramayız. Aynı şekilde Filistin’de öldürülen çocukların sorumluluğunu da tüm Yahudilere mal edemeyiz” dedi. Ortadoğu ile Avrupa arasında medeniyet köprüsü olan Türkiye’yi, Avrupa Birliğine almamak için gerekçe gösterilmeye çalışılan İslamofobinin, nasıl bir tarihi önyargı ve yanılgı olduğunun bilim insanları tarafından incelenmesi gereğine dikkat çeken Dr. Mustafa Aydın, bütün üniversiteleri, kamuoyunu bilgilendirmek üzere göreve çağırdı.

BATI’YA İSLAMAFOBİ DERSİ – VAHDET GAZETESİ-18.03.2015-S.3

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın’da yaptığı konuşmada, İslamafobi’nin tarihsel gelişimine dikkati çekti. Aydın “İslamafobi, Endülüs’ten başlayan, Engizisyon’la devam eden ve Haçlı seferleriyle farklı bir boyut alan durumdur. Günümüzde ise özellikle Avrupa’da İslam karşıtlığı, beraberinde ırkçılığı da getirdi” dedi. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasında önüne konulan en büyük engelin İslamiyet ve Müslümanlık faktörü olduğunu da sözlerine ekleyen Aydın “AB’ye son yıllarda üye yapılan ülkelere baktığınızda ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim olarak Türkiye’nin 50 yıl gerisinde olan ülkeler kabul edilip Türkiye üye yapılmıyorsa, söylenecek başka bir söz yok demektir. Niyetleri gayet açıktır” diye konuştu.

DR.MUSTAFA AYDIN, YÜKSEKÖĞRETİMDE YENİ EĞİLİMLER: DEĞİŞİME AYAK UYDURMA KONGRESİ BİLDİRİSİ, 12/04/2016, CEYLAN HOTEL, İSTANBUL

21. yüzyıl, karşımıza son derece karşmaşık ve global bir dünya çıkarmıştır. Teknolojinin de hızla gelişmesi ile yaşanan son derece büyük değişikliklerin nerede duracağı veya nereye kadar gideceği konusunda da bir öngörü bulunmamaktadır. Toplum olarak içinde bulunduğumuz çağa ayak uydurabilmemiz ve küreselleşen dünyada önemli bir yere sahip olabilmemiz için eğitim çok önemli bir unsurdur. Eğitimli ve nitelikli insan yetiştirmeye önem veren ülkeler sahip oldukları kaynakları daha verimli kullanabilmekte ve teknolojik, ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda güçlü hale gelebilmektedirler.

Ülkemizin durumunu göz önüne aldığımızda insan kapitali potansiyeline rağmen ülkemiz eğitim sektöründe ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Ülkemizde eğitim alanında özellikle son yirmi yılda birçok değişiklik yapılmıştır. Bunların bir kısmı yüzeysel, bir kısmı ise ciddi değişiklikleri içerir.

Tüm bunlar ülkemizde eğitim sektöründe bir tatminsizlik ve dolayısıyla bir arayış olduğunu bizlere göstermektedir. Bu arayışın en önemli sebeplerinden bir tanesi ülkemizin PISA ve TIMMS gibi uluslararası sınavlarda mükerrer olarak son sıralarda yer almasıdır.

Ülkemiz adına alınan patent sayıları da bizim ülke olarak üretim ve işe koşma anlamında ciddi sıkıntılarla karşılaştığımızın bir göstergesidir.  Bu noktada gelişen çağa ayak uydurabilmemiz için bizlerin de ülkemizdeki tüm kaynakları ve potansiyeli tespit edip, bunlardan üst düzeyde yararlanabilmemiz için özellikle yükseköğretimde bir revizyon yapmamız gerekmektedir.

Toplum, bulunduğu topraklarla bütünleşmelidir. Akademisyenler, birden fazla disiplin alanına yönelmeyip yeniliği reddederek, 17 yaşında girdiği üniversiteden 72 yaşında ayrılmaktadır. Aksine, öğrenilen bilgi ürüne dönüştürülmeli ve performans en üst seviyede tutulmalıdır. Kalite ve akreditasyona daha çok ağırlık verilmelidir.

Toplum, sadece ülkesi ile değil; dünyayla entegre olmalıdır. Nitekim bilim ve teknolojinin gün geçtikçe artan bir hızla gelişmesi yükseköğretimin dünyadaki konumunu da değiştirmiştir. Özellikle bilişim teknolojilerindeki bilgiyi üretme, bilgiye erişim, bilgiyi kullanma ve yayma noktalarındaki büyük değişimler bu konum değişikliğini tetikleyen en önemli etmen durumundadır. Yükseköğretim kurumları da bilim ve teknolojinin talepleri ve fırsatlarına yönelik bireyler yetiştirmek ve bireylerin bilginin bu döngüsüne ayak uydurmalarını sağlamak adına politikalarını düzenlemektedirler.

Üniversitelerin üç temel misyonundan söz edilmektedir.

Bunlar; bilgi üretme, bilgi transferi ve bilgiyi toplumla paylaşma misyonlarıdır. Yükseköğretimin üç temel misyonu için bir vizyon ortaya koymak gerekmektedir.  Avrupa Konseyi’nin yükseköğretimin vizyonu yeniden ifade edilecek olursa:

– Bilgi üretme vizyonu sürdürülebilir istihdam için gerekli bilgi, beceri ve yetkinlik ile donanmış, hayat boyu öğrenme becerilerine sahip, girişimci ve yenilikçi, kendini sürekli yenileyebilen ve geliştiren, kültürel değerlere duyarlı, demokratik toplumun aktif yurttaşları olan bireyler yetiştirmektir.

– Bilgi Transferi vizyonu entelektüel bir topluluk oluşturarak, yerel, ulusal ve küresel düzeylerde; entelektüel merak ile ekonomik ve sosyolojik sorunlara yönelik, uluslararası nitelikte bilgi ve teknolojiler üretmektir.

– Bilgiyi toplumla paylaşma vizyonu ise kamunun ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda; eğitim,araştırma,sağlık hizmetleri ile endüstrinin araştırma ve eğitim taleplerine, toplumun değer yargılarını gözardı etmeksizin cevap vermektir.  Bu anlamda üniversitenin kendine bakması ve kendisini merkeze alması gerekmektedir. Hep karşıya ve çevresine yönelik olan gözünü, kendisine yöneltmek durumundadır. Bu felsefi bir tutum takınmaktadır.

Üniversite sistemi, şeffaflık içinde, bir kefesinde özerklik ve özgürlük öteki kefesinde kalite güvencesi ve hesap verilebilirlik bulunan bir terazi dengesi içinde yürütülmelidir…

Bugün hepimizin hemfikir olduğu birtakım konular mevcuttur ki; ülkemizde yükseköğretim:

– Uygulama eksikliği, K12 ile bağlantıda yaşanan sıkıntılar, öğretim elemanı yetersizliği, yeterli sayıda ve nitelikte öğretim elemanı eksikliği, üniversite-paydaş  iş birliği yetersizliği ve bilimsel araştırmaların ve yayınların sayı ve nitelik sorunları ile karşı karşıya kalmakta ve tüm bunların çözümü için üniversiteler kendilerini geliştirmek durumundadır. Bu kongrenin temel amacı, günümüz yükseköğretim dünyasında oluşan yeni eğilimleri bilgi ve bilişim teknolojilerindeki değişim çerçevesinde gözden geçirmek ve bu bağlamda yapılan değişiklikleri ve uygulamaları paylaşmak ve tartışmaktadır.

Bu doğrultuda İAÜ olarak vizyonumuz yükseköğretimin gelişmesine katkıda bulunmak, akredite edilmiş programlarla, uluslararası öğrencilere yönelik çalışmalarıyla ve inovaktif- girişimci üniversite rolüyle 21. yüzyıla ayak uydurmanın yanında 21. yüzyılın önünde giden örnek bir üniversite anlayışını sergilemektedir. Bu düşüncelerle kongrenin tüm eğitim camiasına ve ülkemize hayırlı olmasını diler, hepinize saygılarımı sunarım…

DR.MUSTAFA AYDIN, TÜRK YÜKSEKÖĞRETİMİNİN 2023 VİZYONU BİLDİRİSİ

Günümüzde üniversiteler bireylere meslek kazandıran kurumların ötesinde kişinin ben farkındalığını arttırmaya, birlikte çalışabilme becerilerini desteklemeye, yaratıcı ve eleştirel düşünmenin geliştirilmesine, problem çözme becerilerinin ve teknolojik yeterliliklerin kazandırılmasına odaklanmışlardır. Özellikle ekonomi alanında 2023 yılına çok net bir vizyon ile yürüyen Türkiye, yükseköğretim sektöründe de etkin ve çağdaş bir vizyon belirlemelidir.

Bir insan, kurum ya da ülkenin yararlı şeyler üretmek ve iş gücü ile küresel rekabete ayak uydurabilmesi için teknolojik imkânları en iyi şekilde kullanması, girişimci genç nüfus yetiştirebilmesi ve sosyo-kültürel uyum yeteneğine sahip olması gerekmektedir.

Oysa ki Türkiye’deki sanayinin yıllardır süregelen kayıt dışı yapılanması, iş modellerinin bilim, AR-GE ve inovasyon üzerine inşa edilmesi yerine, teknik altyapısı olmayan çalışanlar ile iş yürütme alışkanlığı ve devlet kaynaklarından sınırsız beklentilerle şekillenmiş bir özel sektör yapısı olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda, bu iş görme şeklini destekleyen siyasi ve idari yapının hoşgörüsü nedeniyle Türkiye global piyasaların görmek istediği ve arayışında olduğu formatta yüksek kaliteli ve donanımlı istihdam gücü yetiştirmede ciddi problemler yaşamaktadır. Bahsettiğimiz 2023 vizyonu ile doğru orantıda, geleceğin üniversitesi ülkemizin bugün değil özellikle yarın ihtiyaç duyacağı istihdam alanlarında eğitim fırsatları sağlayacak bir üniversite sistemi gerekmektedir.

Çağımız, bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler nedeni ile artık var olan bilgilerin güncellendiği ve geleneksel eğitimin yetersiz kaldığı ve bu nedenle de 21. yüzyıl becerileri olarak adlandırdığımız yeni becerilerin tanımlandığı bir çağdır. Günümüzde üniversiteler artık hazır bilgiyi aktarmaya dayalı değil, bilgiyi inşa etmeye ve sentezlemeye odaklanan, proje tabanlı sorgulama ve araştırmaya dayalı bir sisteme sahip, yaparak öğrenme veya sanal gerçeklik ortamlarında yaşayarak öğrenmeye önem veren, dinamik, etkileşimli ve yaratıcı bilgi modüllerine dayalı bir eğitim-öğretim sunan yapılar olmalıdır.

  1. yüzyıl becerilerini ise etkili iletişim, yaratıcılık ve entelektüel merak,

eleştirel ve sistemli düşünme, bilgi ve medya okur-yazarlığı, iş birliği, problem çözme,kendini anlama, sosyal sorumluluk, liderlik yapma ve uyum sağlayabilme olarak tanımlanmaktadır.

  • Teknolojiyi kullanan ve kullanabilen mezunlar yerine teknoloji üretebilecek şekilde eğitilmiş mezunlar yetiştirme, kaldı ki bizler bunun birinci bölümünde bile ikmale kalmış durumdayız.
  • Ülkemizi bir teknoloji çöplüğü haline getirmemeli, teknolojiyi odalara hapsetmekten kaçınarak kullanılabilir araçlar haline getirmeliyiz.
  • Üniversitelerin öğrenci, AR-GE ve akademisyen odaklı sınıflandırılmaları ve bu odaklara özellikle yoğunlaştırılması gerekmektedir.
  • Sanayinin uluslararası arenada rekabet edebilir hale dönüştürülmesinde rol üstlenmesi gerekmektedir.
  • Araştırma ve Geliştirme alanlarının muhakkak 2023 değil 2053 Türkiye’si ihtiyaçları belirlenip araştırmaların o alanlara yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi çok önemlidir.
  • Üniversitelerin 2023 vizyonu doğrultusunda tespit edilecek alanların üniversitelerin yapıları bulundukları bölgeleri de göz önüne alınarak yatırım yapmaları veya yaygınlaştırılmaları fark yaratacak bir altyapıya kavuşturulmaları teşvik edilmelidir.

Sürekli ara elaman söylemleri ile mesleki eğitim zayıflatmak yerine,  “İşçisin Sen İşçi Kal” mantığı terk edilerek mesleki eğitim teşvik edilmeli, öğrencilere öğrenme özgürlüğü şansı tanınarak lisans, yüksek lisans, doktora imkanları sunulmalıdır. 2023 hedeflerine doğru ilerlerken birçok yol kat ettiğimizi de göz ardı edemeyiz. Alt yapılarımızı güçlendirdik, eğitim kalitemizi arttırma yönünde çalışmalar yürüttük, TÜBİTAK destek ve teşvikleri ile araştırma ve yayın alışmalarına hız verilmeye , uluslararası platformlarda sesimizi daha çok duyurmaya çalıştık; akademisyenlerimizi, öğrencilerimizi bilinçlendirdik, sıkıntılar olsa da yeni üniversiteler açtık, sayımızı 180’lere dayadık…

Tüm bunlara rağmen yine biliyoruz ki daha yolun çok başındayız. Dünya hızla gelişiyor, ayak uydurmakla kalmayıp öne geçmemiz gerekmekte. Bunu tek başımıza yapamayız. Kamu ve özel sektör kuruluşları, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm kuruluşlar bir araya gelmek ve ortak bir paydada buluşarak hedefe birlikte yürümek zorundayız…

background

Follow on Twitter

Follow on Twitter for news, updates and notices.

Istanbul Aydin University Chairman of the Board of Trustees / BIL Holding and BIL Education Institutions Chairman of the Board of Directors / Cyprus Science University Honorary President

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image

Follow on Instagram

FOLLOW ON @profmustafaaydin