DR.MUSTAFA AYDIN, TÜRK YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİNDE SON 30 YILDA EDUSUMMIT BİLDİRİSİ

Türkiye yükseköğretim sisteminde son yıllarda ciddi bir büyüme görüyoruz. 1995 yılında %9 olan üniversite açılma oranı 2013 itibariyle %40’lara ulaştı. Türkiye’nin yükseköğretim alanında Çin, Bangladeş, İran, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerin ardından %120’2lerde bir  büyüme oranı ile bu ülkelerin ardından en hızlı büyüyen ülkeler arasında bulunduğunu memnuniyetle görüyoruz.

2010’da açıköğretim dâhil 3,5 milyon, 2013’te 4,9 milyon, 2014’te ise 5,5 milyon yükseköğretim öğrenci sayısına ulaşıldığı düşünüldüğünde, Türkiye’nin tüm dünyada bazı lider ülkeler dışarıda tutulursa en yüksek potansiyele sahip ülkelerden biri olduğunu görmekteyiz.

Ülkemizdeki bu büyümenin en temel sebepleri olarak demografik yapı, artan üniversite sayıları, zorunlu hale gelen 12 yıllık eğitim, değişen global sosyo-ekonomik dinamikler ve en önemlisi gittikçe daha fazla uluslararasılaşan yükseköğretim gösterilebilir.

Ancak büyüme kalitenin düşmanıdır. Kalitenin korunması ve hatta artırılması da ancak uluslararasılaşan üniversitelerle mümkündür.

Türkiye yükseköğretim sisteminin her bakımdan ve bütün boyutlarıyla uluslararasılaştırılması asli gerekliliktir. Coğrafi avantajı ve tarihsel birikimi ile ülkemizin küresel güçler arasında yükselmesine ivme kazandıracak alanların başında yükseköğretim gelmektedir.

Ülkemizin dünyadaki olumlu etkisinin artışı, tarihi ve kültürel birikimi, ekonomik istikrarı yükseköğretim sistemimizi de dünya ile giderek artan bir diyalog ve etkileşime sokmuştur. Türkiye yükseköğretimi Türkiye’nin en önemli yumuşak güç unsurlarından biri haline gelmiştir.

Yükseköğretim Kurumları son yıllarda sayıları gittikçe artan uluslararası öğrenci pastasından pay almak için farklı stratejiler geliştirmekte ve daha aktif roller almaktadırlar.

Türkiye’de yükseköğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı 2006 yılında 16 bin iken, 2013 yılına gelindiğinde üç kattan fazla artarak 47 bine, Nisan 2014 itibariyle ise 55 bine ulaşmıştır. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde okuyan yabancı uyruklu öğrencilerde dahil edildiğinde bu sayı 70 bine varmaktadır.

Türkiye üniversitelerinde 2012 yılı itibariyle 1.700, Nisan 2014 verilerine göre ise 2600 civarında uluslararası öğretim elemanı görev almaktadır. Erasmus programı ile 2004-2012 yılları arasında gelen öğrenci sayısı 28 bin, giden öğrenci sayısı 71 bindir; gelen öğretim elemanı sayısı 11 bin, giden öğretim elemanı sayısı ise 16 bin’dir. Yükseköğretim Kurulu, kısa dönemli öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliğini Avrupa dışı coğrafyalara da genişletmek amacıyla, Mevlana Değişim Programını başlatmıştır.

İlk uygulanma dönemi olan 2013-2014 eğitim-öğretim yılı için, 1.000’ e yakın öğrenci ve 1.000’ e yakın öğretim elemanının sistemden yararlanması sağlanmıştır. 2009’ dan bu yana yaklaşık 6 bin öğretim elemanı Yükseköğretim Kurulunun yurt dışı araştırma desteklerinden faydalanmıştır.

Üniversiteler dünyanın her kıtasında düzenlenen uluslararası eğitim fuarlarına, organizasyonlara büyük ilgi göstermekte, ikili iş birliklerini geliştirecek bağlantılar bulma ve öğrenci temini ile ilgili lokal kurumlar ile anlaşma zemini oluşturma çabasındadırlar.

Buradaki amaç ikili değişim programları ile uluslararası öğrencileri kendi ülkelerine çekmek ve kendi üniversitelerinin hedef ülkelerde tanınırlık ve bilinirlik algısını yükselterek uluslararası öğrenci temin etmek, Üniversitelerle öğrenci ve personel değişim programları oluşturmak ve böylece çok kültürlü ve uluslararası kampüsler meydana getirmektir.

Ayrıca Yükseköğretim Kurumları bünyelerinde var olan İngilizce program sayısını ve Türkçe programlar için de İngilizce ders sayısını arttırmaya çalışmaktadır.

Türkiye yabancı dil düzeyinde son derece alt sıralardadır. Yabancı dil eğitiminde ise tamamıyla sınıfta kalmış durumdadır. Bu konuda ivedilikle yeni politikalar geliştirilmelidir.

Türkiye yükseköğretim alanının uluslararasılaşması, sadece ülkemizin bölgesel ve küresel konumuna katkı yapması açısından değil, aynı zamanda üniversite anlayışının her bakımdan zenginleşmesine, üniversitelerimizin eğitim-öğretim ve araştırma kalitesinin gelişmesine vasıta olması bakımından da anlamlıdır.

Türkiye’nin uluslararasılaşma stratejisini, bölgesel gücü ve küresel hedefleri doğrultusunda oluşturması gereklidir.

Bu bağlamda yalnızca yakın coğrafya ve kültür havzalarıyla değil, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri ile de yükseköğretim alanında ilişkileri geliştirmek Türkiye için gerçekleştirilebilir bir stratejidir.

Hedef, yeni başlayan bu uluslararasılaşma eğiliminin Türkiye yükseköğretiminin gelecek vizyonu içerisinde merkezi bir yerde olmasını sağlayacak mekanizmaları oluşturmak, Türkiye’nin dünyadaki konumuna uygun, ekonomik ve dış politika hedefleriyle uyumlu bir seviyeye çıkarmak, uzun vadeli başarısı için ülke içinde kurumsallaşmasını ve dünyada markalaşmasını sağlayacak önlemleri almak, çok boyutlu ve çok taraflı bir politikayı konunun bütün paydaşlarıyla entegre bir şekilde yürütebilmektedir.

Uluslararasılaşma dediğimizde üniversitelerimiz;

  • Öncelikle üniversiteler uluslararası öğrenci teminini sağlayacak kendi kaynaklarını, akademik programlarını, yeterliliklerini ve fiziki şartlarını buna göre düzenlemiş olmalıdır.
  • Uluslararasılaşmanın en temel faktörü olan İngilizce programların çokluğu, teknolojik ve fiziki altyapıların uluslararası modern araç-gereçlerle donatılmalıdır.
  • Çağımızın gerektirdiği bilgi ve enformasyon gereçlerini etkin kullanabilen bir tekno-kampüs oluşturulmalıdır.
  • Dünyanın uluslararası eğitimde nicelik ve nitelik bakımından kabul görmüş sayılı üniversiteleri, sanayi ve ticari kurum ve kuruluşları iş birlikleri yapılmalıdır.
  • Çok dilli ve çok kültürlü akademik bir çevrenin varlığı oluşturulmalıdır.
  • Öğrencilere yönelik sosyal aktiviteler gerçekleştirilmelidir.
  • Ulaşımı kolay merkezi bir kampüs olgusu,
  • Uluslararası öğrenci başvuru sisteminin online bir altyapıya sahip olması ve kayıt sürecinin esnek olması gerekmektedir.
  • Çok yoğun bir tanıtım faaliyeti yapmalıdır. Özellikle tanıtımlarda mevcut uluslararası öğrencileri kullanarak öğrencilerin ilgisi çekilmelidir.
  • Yurt dışı eğitim fuarlarına yoğun katılım sağlanmalıdır.
  • Kendi bünyeleri içinde yabancı dilde eğitim programlarını arttırmalıdır.
  • Tanıtımların etkili ve profesyonelce yapılmasına özen göstermelidir.
  • Türkiye’nin tanıtımına da öncelik vererek Türkiye’de okumanın öğrencilere kazandıracağı ayrıcalıklara değinmeleri bu yönde markalaşma çalışmalarına destek vermelidir.
  • Yükseköğretim kurumlarında Uluslararası Öğrenci Temini ve Uluslararası Öğrenci İşleri birimleri kurulmalıdır.
  • Uluslararası öğrenciler uygun eğitim ücretleri ve ödeme olanakları sunmaları gerekmektedir.
  • Yaz programları oluşturmaları gerekmektedir.
  • Öğrencilere verimli ve faydalı bir sosyal iklim yaratılmalıdır.
  • Eğitim ve öğretim sadece anfi, kütüphane ve laboratuvarlardan ibaret olmayıp bunlarla sınırlandırılmamalıdır. Ülkesini ve kendi coğrafyasındaki ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmelere entegre olabilen bir üniversite anlayışı hakim kılınmalıdır.
  • Uluslararası öğrenci konseyleri kurulmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
  • Üniversitelerin uluslararası öğrencilerin yurt imkânlarını arttırmaları gereklidir.

Türkiye’de Devlet Üniversitelerinde bürokrasiden dolayı uluslararası öğrenci alımı sınırlı ve zaman almaktadır.  Vakıf Üniversitelerinde ise, Üniversitenin imkânlarına ve gelişimine bağlı olarak kapasite ve barınma imkânları artmaktadır. 2014 yılı itibari ile ülkemizde 54 bin uluslararası öğrenci eğitim görmektedir.

Ancak Türkiye’de üniversitelerin uluslararası öğrencilerin beklentilerini tam olarak karşılayabilmesi için; uygun fiyatlı barınma ve yemek, zengin yabancı dilde eğitim olanakları, uluslararası öğrencilerin hayatını kolaylaştıracak şekilde her noktanın detaylı düşünülmesi konusunda birçok üniversitemizin daha kat etmesi gereken çok yol görünmektedir.

Büyükelçiliklerimiz, Dışişleri Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi ilgili birçok paydaş birlikte hareket etmeli, ülkemize uluslararası öğrenci gelişinde yaşanan problem ve bürokratik sorunları çözmek için hep birlikte hareket etmelidir.

Uluslararasılaşmada en büyük kaynak uluslararası öğrenci ve öğretim elemanıdır.  Bunun için MEB, YÖK, Turizm, Ekonomi ve Dışişleri Bakanlığı iş birliği içerisinde ülkemizdeki yükseköğretimi bir cazibe merkezi haline getirmek için çalışmalar yapmalı, tanıtım stratejisi belirlemelidir.

Türkiye’de birçok kurumun yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarıyla ortak geliştirdikleri projeler vardır. Ortak projeler geliştirilmesi için çeşitli ulusal ve uluslararası kurumlardan da fonlar sağlanmaktadır. Öncelikle üniversitelerin bu tip ortak projeleri etkin olarak öğrencilerine sunması için öğrencilerini ve personelini dil bakımından daha yetkin bir seviyeye ulaştırması gerekmektedir.

Vakıf Üniversitelerinden sadece önde gelen birkaç üniversite yeterli tanıtımı yaparak öğrenci alışverişinde yeterli koordinasyonu sağlamaktadır.  Ayrıca bu üniversiteler, öğrenci seçiciliğini ön planda tutmaktadırlar. Bu programlar hiç şüphesiz öğrencilerin dikkatini çekmekte ve öğrencilerin üniversite seçiminde önemli bir kriter teşkil etmektedir.

Ancak daha yaygın bir coğrafyada ve pratikte işlerliği yüksek programlara ihtiyaç vardır.

Özellikle öğrenciler için maddi ekstra külfet getirmeyen programlar rağbet görmekte ve bu yönde yeni programlara ihtiyaç duyulmaktadır. Vakıf Üniversiteleri yurt dışı iş birliği için özel yapılanmaya gitmektedir.

Bir üniversitenin uluslararası olabilmesi için toplam öğrenci sayısının en az %5’inin uluslararası öğrenci olması istenmektedir. Vakıf Üniversitelerinin çoğunda İngilizce eğitim veren bölüm/programlar bulunmaktadır. Uluslararası yurt dışı tanıtım programları öğrenci artışına ve kalitesindeki yükselişe yardımcı olacaktır.

Uluslararasılaşma yükseköğretimde bir ülke stratejisi olarak algılandığı ve kabul gördüğü zaman mutlak surette başarıya ulaşacaktır.

Bu nedenle üniversiteler gerek devletin ilgili kurumları ve gerekse de DEİK bünyesinde kurulmuş olan Eğitim Ekonomisi İş Konseyi aracılığıyla yurt dışı uluslararası öğrenci temin ve uluslararası işbirliği stratejisini belirlemekte ve bu kuruluşlar aracılığı ile ortak kararlar alarak uluslararası eğitimin yükselen bir yıldızı olarak “Türkiye” markasını dünya genelinde tanıtmayı amaçlamaktadır.

 

  • Yabancı dil eğitimi veren programlarının arttırılması öğrenci sayısını arttıracaktır.
  • Türkçe eğitim verilen bölümlere en az %30 İngilizce ağırlıklı ders konulması öğrencilerin İngilizce yeterliliklerinin arttırılması sağlayarak, uluslararası öğrencilerin de üniversiteyi tercih etmesini kolaylaştıracaktır.
  • Yabancı dil ile eğitim yapılan programlarda öğretim üyelerinin Türkçe ders anlatmaktan kaçınması bir zorunluluktur.
  • Uluslararası öğrencilerin Türkiye’yi eğitim destinasyonu olarak görebilmesi ve sürekliliğin sağlanabilmesi için bütün çalışmalar devlet politikasına dönüştürülmesi ve gerekli altyapı çalışmaların süratle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Üniversitelerin bu konuda hızla yol kat edebilmeleri için YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ekonomi, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı’nın ortak bir hedefe bilincinde koordineli bir şekilde çalışması ile mümkün olabilecektir.

Ayrıca vize, ulaşım ve barınma paketi, burs vb. konularda bazı kolaylıklar yapılması uluslararası öğrenci sayısının hızla yükselmesine ve ülke olarak bu önemli pazardan daha büyük bir dilim almamıza olanak sağlayacaktır.

Çalışmalarımız sonucunda her gün daha da fazla sayıda üniversitemiz “Study in Turkey” çatısı altında birleşerek yurt dışına güç birliği ile açılıyor. Bu çatıda hep beraber hareket etmek ve ülkemizin yükseköğretim sektörünü dünyaya hep birlikte, tek koldan tanıtmak mecburiyetindeyiz.

Ben DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi olarak tüm üniversitelerimizi ve ilgili tüm paydaşlarımızı, siz değerli dostlarımızı bir kez daha çalışmalarımıza davet ediyorum. Sizden ricam Uluslararası İlişkiler ofislerinize destek vererek global çalışmalarda aktif yer almanız, çünkü sizlerin desteği ile ancak ülkemizin yüksek öğretim sektörü hak ettiği yere ulaşacaktır.

Birlikte yaratacağımız sinerji 2014 yılında ülkemizi uluslararası eğitim platformlarında çok daha yukarı seviyelere taşıyacak, ülkemizin hedeflediğimiz “cazibe merkezi”ne dönüşmesine hissedilir katkılar sağlayacaktır.

 

İSTANBUL EKONOMİ ZİRVESİ BİLDİRİSİ, ÇIRAĞAN SARAYI, 25/12/2017, İSTANBUL

Dijitalleşme ve nesnelerin interneti gibi kavramlar günlük hayatımıza girdiğinden beri 4. faza diğer adı ile Endüstri 4.0’a geçmiş bulunmaktayız. Bugün dijitalleşen dünya ve endüstri 4.0, çeşitli sektörlere etkileri ile ilgili sektörlerin önde gelen temsilcileri tarafından ele alınacak ve zirvemizin kapanışında bu akşam en başarılı uygulamalar ödüllendirilecek. Şimdiden verimli, proaktif ve birbirimizden çok şey öğreneceğimiz bir gün olmasını temenni ediyorum. Katılımlarınız için hepinize şükranlarımı sunuyorum.

Ben de bu çok önemli konuyu en iyi bildiğim yönüyle ele almak isterim. Dünya ve ülkemiz 4. faz devrimleri yaşarken üniversitelerimiz nerede? Ne yapıyor veya ne yapmalı?

Artık bizler de 4. nesil üniversite yapılarına göre kurumlarımızı inşa ediyoruz.

Üniversitelerin yapısı değişiyor çünkü öğrenci profillerinde de önemli değişiklikler gözlemliyoruz.  Artık üniversitelerimiz öğrenci seçme kriterini yeni yapılanmalara uyarlayarak toplumda fark yaratacak kişileri seçmeyi önemsemeye başladı. Bu nedenle öğrencilerin üniversiteye girmesi için sınav başarısı ve yüksek not ortalaması yeterli değil. Gençlerin artık lise eğitimleri sırasında katıldıkları projeler, sosyal sorumluluk projeleri gibi daha aktif modeller üniversiteye girmesi için büyük bir önem kazandı.

Elbette bu aşama, öğrenciler için oldukça avantaj sağlıyor. 4. nesil üniversitelerde okuyan öğrenciler, kendi projelerini geliştirmek ve fikirlerini gerçekleştirmek için fırsat bulabiliyor. Artık öğrenciler üniversitelerde sadece öğrenen konumunda değil; sorumluluk alan ve fikirleriyle topluma faydalı projeler üreten bireyler konumundadır.

Biz üniversiteler olarak çağa ayak uydurmakla kalmayıp gelecek dönemin yeniliklerini izlemek ve uygulamak zorundayız. Çünkü bizler gelecek nesillere yön vererek onları gerçek dünyaya hazırlıyoruz. Bu sorumluluğun farkındalığıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

İAÜ olarak, bu bilinçle ilerlememiz sebebiyle bugün 102 ülkeden 4 bin uluslararası öğrenciye sahibiz. Bu sebeple İAÜ, uygulamalı eğitim felsefesini benimsemiş ve bu felsefenin ülkemizdeki ilk ve en etkin yöntemini hayata geçirmiştir. Bu felsefe, üniversitemizin genel misyonunda da, “Bilginin ürüne dönüşümünü hızlandırmaya yönelik çalışma ortamları geliştirmek, dünya standartlarında temel ve uygulamalı araştırmalar yapmak” ifadeleriyle kendine yer bulmaktadır. Bu bağlamda üniversite bünyesinde bulunan 29 uygulama ve araştırma merkezi, toplam sayısı 165’e varan uygulama laboratuvarı ile, öğrencilerin derslerde edindikleri teorik bilgi birikimini pratiğe dökerek pekiştirme imkanı sağlamaktadır.

Üniversitemiz ayrıca, Nobel ödüllü ünlü bilim insanımız Prof. Dr. Aziz Sancar’ın adını taşıyan Teknoloji Merkezimiz ile modern bir üniversitenin gerçekleştirdiği her türlü araştırma ve geliştirme faaliyetlerini başarıyla sürdürmektedir. Bu imkanları kullanan öğrencilerimizin geliştirdiği ürünler, çeşitli yarışmalarda ödüller kazanmakta, alınan lisans ve patentlerle Türkiye’nin üretimine katkı sağlamaktadır.

İAÜ’de, Yerinde Uygulama dersinin işleyişi, 2004 yılında oluşturulan ve geniş bir kadro ile hizmet veren Yerinde Uygulama Koordinatörlüğü’nün sorumluluğundadır. Bu birimin amacı öğrencilerine en fazla faydayı alabilecekleri uygulama yerlerini planlamak, uygulamalarında elde ettikleri faydayı ölçümlemektir. Yerinde Uygulama Koordinatörlüğü, bu amaçla binlerce kurum ve kuruluşla “Çözüm Ortaklığı” ilişkisi kurarak öğrencilerine uygulama fırsatı sunmaktadır. Yerinde Uygulama Dersi kapsamında öğrenci kabul eden pek çok çözüm ortağı, uygulamaya aldığı öğrencilere mezuniyet sonrasında da iş imkanı sağlamaktadır.

Üniversitemiz bünyesinde yer alan Kuluçka Merkezimiz de, öğrencilerimizin geliştirdiği yeni iş fikirlerinin, iş dünyasının en önemli markalarının temsilciliklerinin fikir ve teknik rehberliğinde filizlendiği bir ortam sunmaktadır. “Incubation İstanbul” (Kuluçka İstanbul) adıyla, girişimcilik ve kuluçka merkezi olarak 2016 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Teknoloji Transferi ve Proje Yönetim Ofisi (TTPYO) Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından kapılarını açan merkezimiz, ön kuluçka ve kuluçka hizmetleri, ticarileşme alanlarında başlangıç seviyesindeki girişimcilere ve şirketlere destek vermektedir.

Ayrıca yine üniversitemiz bünyesinde bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi (İAÜ- TEKMER) de, üniversite ve sanayi iş birliğiyle “inovasyon”un ticarileşmesi amacıyla kurulmuştur.

TEKMER’ler teknoloji tabanlı gelişimi desteklemeyi hedefleyen “Kuluçka Merkezi” olarak çalışmaktadırlar. Piyasa şartlarında mücadele edilebilecek olgunluğa erişen işletmelerin piyasaya açılmasını ve boşalan yere yeni teknoloji tabanlı işletmelerin gelmesini hedefleyen bir sisteme sahiptirler. Sundukları altyapı ve hizmetlerle yeni kurulan bir işletmenin başlangıç maliyetlerini azaltmayı ve gelişmekte olan bir işletmenin başarısız olma olasılığını en aza indirmeyi hedeflemektedirler. Incubation İstanbul’daki iş fikirleri, TEKMER aracılığıyla KOSGEB desteklerinden de faydalanabilmektedir.

Tüm bu çalışmalarımız, gayretlerimiz dünya ile rekabet edebilen aydınlık bir gelecek yetiştirebilmek içindir.

Çevre, eğitim, sağlık, enerji, su, güvenlik, terör gibi hayati öneme sahip konularla ilgili problemler ve çözümleri artık ulusal bazda değil uluslararası boyutta tüm üniversitelerimiz tarafından ele alınmalıdır.

Uluslararası boyut konusunu biraz açmamız gerekirse, birçok şapkası olan ancak 40 senedir hiç çıkarmadığı eğitim şapkası ile burada bulunan bir hocanız olarak üniversitelerin geliştirmesi gereken en önemli yönlerinin uluslararasılaşma ve dünya insanı yetiştirmek olduğuna yürekten inandığıma beni tanıyan herkes şahitlik edecektir.

Araştırmaların uluslararası boyutlara taşınması için uluslararası iş birliklerinin ve araştırmada evrensel kalite standardının sağlanması gerekmektedir. Bu kriterler yükseköğretimi ilgilendiren tüm kamu ve kuruluşlarınca da benimsenmelidir. Teknolojinin baş döndürücü hızla geliştiği ve yenilendiği; iktisadi, toplumsal, siyasi, ve çevresel sorunların hızla arttığı, küresel ısınmanın bütün dünyayı endişelendirdiği bir zaman diliminde yaşadığımızı unutmamalıyız. Bundan dolayı üniversitenin, bütün bu meselelerini göz önünde bulundurarak çözümler üretmesi, dünya bilim ve fikir süper liginde yerini alması gerekmektedir. Dünya hızla gelişiyor, ayak uydurmakla kalmayıp öne geçmemiz gerekmekte. Hiç durmadan çalışmak ve farkındalık yaratacak projeler geliştirmeliyiz. Bunu tek başımıza yapamayız. Devlet organları, kamu kurumları, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm kuruluşlar bir araya gelmek ve ortak bir paydada buluşarak hedefe birlikte yürümek mecburiyetindeyiz. Yükseköğretimde seferberlik ilan etmek zorunluluğundayız.

Ancak bu birlikten doğacak güç ve sinerji ile yarınlara emin adımlarla yürüyebiliriz. Hepinize katılımlarınızdan dolayı şükranlarımı sunuyorum…

DR. MUSTAFA AYDIN, EEIK-TIM TÜRKİYE EĞİTİM ÜSSÜ OLABİLİR Mİ? EĞİTİM PANELİ BİLDİRİSİ

Uluslararası öğrenci hareketliliğinin tarihsel bağlamda ele alınınca yeni bir kavram olmadığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Kendi ülkesi dışına çıkarak farklı bir entelektüel birikime sahip olarak yeni dil öğrenme yaklaşımı geliştirmek son yıllarda artan globalleşmenin getirdiği seyahat kolaylığı ve ülkeler arasındaki iş birlikleri dolayısıyla daha çekici ve tercih edilebilir bir yol olarak kendini göstermektedir.

Ana dili İngilizce olan Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri büyük oranda uluslararası öğrenci çekme kapasitesine sahiptir.

Fakat son yıllarda hizmet ihracatının popülerliğinin artması dolayısıyla diğer ülkelerde yaptıkları yatırımlarla (ortak araştırma merkezleri, üniversite iş birlikleri vb.) pastadan daha fazla pay alma çabası içindedirler.

Bahsedilen etkenlerin ve bunların yanında uluslararası eğitim sektörünün kapasitesinin artması, güçlü biçimde beslenen ulusal eğitimin uluslararasılaştırılması, uluslararası öğrencilere çekici hale gelmeye başlayan ülke sayısının artması, sanal ve uzaktan eğitim olanaklarının artışı gibi faktörler sektörü rekabete açık ve pastadan pay alan oyuncu sayısı daha fazla hale getirmektedir.

Global ekonomide çok önemli bir yer teşkil eden, ülkelerin gelişiminde etkin bir rol oynayan uluslararası öğrenci hareketliliği, yukarıda detaylı belirtildiği üzere, birçok ülkede yükseköğretim ve devlet kurumları iş birliği ile ciddi boyutlarda yürütülmektedir.

Ülkemizin her geçen gün gelişen ve büyüyen yükseköğretim sektörünün bu platformda hak ettiği yeri alması kaçınılmazdır. Bu kapsamda, Türkiye’de sunulan eğitim hizmetlerinin yurt dışında tanıtımı konusunda DEİK desteği ile Eğitim Ekonomisi İş Konseyi olarak yapılan çalışmaların ülkemiz ekonomisine yapacağı katkıların yanı sıra üniversitelerimizin uluslararasılaşmasına ve eğitimde kaliteyi artırarak rekabet edilebilirlik düzeyi kazanmalarına büyük katkı sağlamaktadır.

DEİK bünyesinde faaliyet gösteren Eğitim Ekonomisi İş Konseyi, Türkiye’nin uluslararası bir yükseköğrenim merkezi olması amacı ile çalışmalar yürütmek üzere 2011 yılında kurulmuştur.

İş Konseyi’nin ana hedefleri;

  • Türkiye’de sunulan yükseköğrenim hizmetlerini uluslararası pazarlarda tanınmasını,
  • Başta bölge ülkeleri olmak üzere, uluslararası eğitim talebinin Türkiye’ye yönlendirilmesini,
  • Türkiye’nin yükseköğretimde bir “cazibe merkezi”ne dönüştürecek gerekli altyapının, özel sektör, kamu kurum ve kuruluşları ve tüm paydaşlarca yüksek düzeyli bir iş birliği içerisinde oluşturulmasını sağlamaktır. Konsey, yükseköğrenim kapsamında değerlendirilebilecek örgün olan ve olmayan tüm eğitim hizmetlerinin bu hedefler doğrultusunda kalitesinin ve çeşitliliğinin artırılmasına, ikili ve çok taraflı uluslararası iş birlikleri tesis edilmesine, tanıtım politikalarının standart ve önceliklerinin belirlenmesine, bu hedeflerin gerçekleşmesi için gerekli görülen yasal mevzuat altyapı düzenlenmelerinin oluşturulmasına ciddi katkılar sağlamaktadır.

DÜNYADA;

  • UNESCO 2012 verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 4,1 milyon öğrenci kendi ülkesi dışında, başka bir ülkede üniversite eğitimi almaktadır. 2013 yılı itibari ile bu sayının 4.5 milyona ulaştığı tahmin edilmektedir.
  • Bir öğrencinin yıllık ortalama maliyeti 40 bin $ civarında olup, dünyadaki 4.1 milyon öğrencinin yarattığı yıllık uluslararası öğrenci bütçesi 145 milyar $’a ulaşmaktadır.
  • UNESCO tahminleri, 2020 yılında yükseköğretimdeki uluslararası öğrenci sayısının 7 milyona ulaşacağını öngörerek, bunun da yıllık 280 milyar $’lık bir bütçeye tekabül edeceğini vurgulamaktadır.
  • Globalizasyonun etkisiyle, hükümetler ve kişiler öğrencilerin ufuklarının genişlemesini sağlamak ve yaşadığımız dünyanın ortak dilini, kültürünü ve iş yapma metotlarını daha iyi anlayıp öğrenmeleri için yükseköğrenime verdikleri önemi arttırmışlardır.
  • En çok öğrenci gönderen ülkeler; Çin, Hindistan, Güney Kore, Almanya, Türkiye ‘dir.
  • En çok öğrenci kabul eden ülkeler ise; Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa,Çin,Avustralya‘dır.
  • Oluşturulan devlet ajansları hedef ülkelerdeki birçok üniversite, acente, devlet kurumları ve özellikle liseler ile çok yönlü iş birliği antlaşmaları yapmaktadırlar.
  • Yine bu ülkeler, gelişmiş teknolojik altyapılarını kullanarak uluslararası öğrencileri cezbedici yeni yöntemler geliştirmişlerdir. Bunlardan bazıları 3 boyutlu kampüs turu, sanal fuar simülatörü ve canlı sohbet seçenekleridir.

 

TÜRKİYE’DE:

  • Türkiye’de devlet ve vakıf üniversitelerimizin sayıları artmaktadır.
  • Türkiye’de yükseköğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı 50 bin civarındadır. Uzaktan eğitim alanlarla birlikte bu sayı 70 bin’lere ulaşmaktadır.
  • Türkiye’ye gelen yabancı öğrencilerin çoğu tarihte ortak kültüre sahip olduğumuz ülkelerden gelmektedir.
  • 74 milyonluk nüfusumuzun 4.353.000’i yani yaklaşık % 7‘si yükseköğretim kurumlarında eğitim almaktadır. 4.353.000 öğrenci içinde uluslararası öğrenci sayısı 40.095’i yani yaklaşık %1’i bile bulmamaktadır.
  • 20 yıl öncesi Türkiye’deki yabancı öğrenci sayısına ve Türkiye’nin bugünkü yabancı öğrenci sayısına bakıldığında, Türkiye’nin performansı sınıfta kalmıştır.

 

TÜRKİYE NE YAPMALIDIR?

  • Devlet kurumlarının burs verdiği uluslararası öğrenci sayısını artırması; niteliklerini daha üst seviye kriterlere göre belirlemesi gerekmektedir.
  • Devlet finansmanıyla, yapısal bağlamda özerk bir tanıtım ajansı kurulmalıdır. Bu ajans yoluyla hem ülkenin hem de Türkiye markasının yükseltilmesi gerekmektedir.
  • Uluslararası tanıtım yapan üniversitelere verilen teşviklerin artırılması gerekmektedir.
  • Öğrencilerin ülkeye girişlerin gereken izinler için mümkün olan bürokrasinin en aza indirilmesi uygun olacaktır.
  • Uluslararası yükseköğretimdeki trendlerin yakalanabilmesi adına düzenli olarak çıkarılacak raporlar yol gösterici olacaktır.
  • STK’ların uluslararası öğrencilerin burs temini ve staj ayarlamalarıyla ilgili gerekli sorumluluğu üstelenmeleri gerekmektedir.
  • Kamu kuruluşlarının yurt dışında faaliyet gösteren temsilcilikleri uluslararası yükseköğretim tanıtımı konusunda çalışmalar yapmalıdır.
  • Seçimli staj imkânı ile öğrencilerin vize süreleri uzatılarak belli alanlarda çalışmalarına olanak sağlanmalıdır.
  • Uluslararası yükseköğretimle ilgili bakanlık veya müsteşarlık seviyesinde temsil makamları oluşturulmalıdır.
  • Uluslararası eğitimi adaptasyonun sistemsel boyutta düzenlenebilmesi için 5 ve 10 yıllık planlar yapılmalıdır.

 

BUGÜNE KADAR EEİK VE TÜM PAYDAŞLARIMIZ İLE NELER YAPTIK?

 

  • T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından uluslararası öğrencilerin vize süreçlerinin kolaylaştırılması amacıyla konsolosluklar bilgilendirilmiştir.
  • T.C. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uluslararası yükseköğretim hareketliliği bağlamında yapılan çalışmalara destek amacıyla eğitim müşavirlerine bilgilendirme yazıları gönderilmiştir.
  • NAFSA 2012,2013 ve 2014 Türkiye’den 14 yükseköğretim kurumu ve 50 üzerinde yükseköğretim temsilcisi ile katılım sağlanarak görkemli Türkiye pavyonunda marka değeri artırılabilmesi için çalışmalar yapılmış ve YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ve YÖK Yürütme Kurulu üyelerimiz tarafından etkinlik yerinde katılımcı kurumlarımıza destek verilmiştir.
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından oturma izinleri başvurularının hızlandırılması için ilçe merkezlerinden de bu işlemin yapılmasına izin verilmiştir.
  • Sağlık sigortası masrafları 1/3 oranında indirilmiştir.
  • T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2014 yılında hayata geçmek üzere uluslararası öğrencilerin part time çalışabilmesini mümkün kılan yasa çıkarılmıştır.
  • Sayın YÖK Başkanımız, YÖK Yürütme Kurulu Üyelerimiz ve temsilcilerini katkıları ile Yemen, Fas ve Mısır’da yüksek katılımlı Türk üniversiteleri Fuarları düzenlenmiştir.
  • 10-13 Eylül 2013 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen EAIE Fuarı’na YÖK’ün katkıları ile tüm üniversitelerimizin aktif katılımları sağlanmıştır.
  • Milli Eğitim Bakanımız ve YÖK Başkanımız tarafından açılış konuşmaları yapılan EAIE fuarına 40’ın üzerinde Türk üniversitesi stand ile katılmış, 200’ün üzerinde üniversite temsilcimiz fuara ziyaretçi olarak iştirak ederek iş birliği antlaşmaları imzalamıştır.
  • 2012 ve 2013 yıllarında düzenlenen EEİK Uluslararası Öğrenci Temini Çalıştayları Yükseköğretim Kurulumuzun destekleri ve YÖK Yürütme Kurulu üyelerimizin katılımları ile 100’ün üzerinde katılımcı üniversite ile gerçekleştirilmiştir.

 

TÜRKİYE’NİN BİR EĞİTİM ÜSSÜ OLMASI İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

YÖK:

–           Bütün Türk Yükseköğretim Kurumlarının (devlet ve vakıf) bölge ülkelerinin Milli Eğitim Bakanlıkları’nca tanınması için bu ülkelerdeki ilgili bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunulması,

–           Vakıf Üniversitelerine karşı tereddütlerin önlenmesi ve bölge ülkelerinde etkin olarak tanınması için Vakıf Üniversitesi sistemi ile ilgili kısa bir bilgilendirmenin (yasa ile kurulduklarını, devlet güvencesinde olduğunu, tüm program ve diplomalarının akredite edildiğini belirten) kendi web sitelerinde ve Avrupa Akademik Bilgi Merkezi Ağı ve Ulusal Akademik Tanınma Bilgi Merkezi sitesinde İngilizce olarak sunulması,

–           Uluslararası öğrencilerin transfer, denklik ve başvurularının hızlı sonuçlandırılması için YÖK içerisinde bir birim oluşturulması.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI:

–           Büyükelçilik yetkililerimizin bölge ülkelerdeki ulusal eğitim sistemi, üniversiteye kabul sistemi, öğrenci sayısı, öğrencilerin temayülleri, ülkenin İK ihtiyaçları gibi konularda bilgi toplaması ve üniversitelerimizle paylaşması,

–           Vize işlemleri için özel bir statü ve kurallar geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bakanlığın mevcut durumdaki çalışmalarının artırılarak öğrencilerin kısa sürede vize alabilmeleri sağlanmalıdır.  Sürenin uzaması öğrencilerin başka pazarlara yönelmesine sebep olmaktadır.

 

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI:

–           Turizm sektöründe görüldüğü gibi devlet eliyle eğitim sektörünün de reklam ve tanıtımının yapılması çalışmalarının artırılarak devam etmesi,

–           Türkiye’nin tanıtımı için hazırlanan materyallerde eğitime yer verilmesi,

–           Dış Temsilciliklerimizde görev yapan Kültür ve Turizm Müşavirlerinin, hedef ülkelerde bulunan Türkiye’nin tanıtımı için kurulmuş STK ve temsilcilerin toplantıya davet edilerek beklentilerin kendilerine sunulması.

 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI:

–           İkamet izinleri için yetkili olan kuruluşlarda dil bilen, donanımlı personelin istihdam edilmesi.

–           Oturma izinleri verilirken bürokratik sürecin mümkün olan en az seviyeye indirilmesi.

 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI:

–           Konaklama sorunları için özel yurtların özendirilmesi, teşvik edilmesi ve devlet yurtlarında kontenjan ayrılması,

–           Dış Temsilciliklerimizde görev yapan Eğitim Müşavirlerinin toplantıya davet edilerek beklentilerin kendilerine sunulması,

–           Eğitim müşavirlerinin uluslararası öğrenci temininde EEİK’in aktif bir üyesi gibi çalışıp destek vermesi,

–           Mevcut eğitim sisteminde yabancı dil programlarının güçlendirilmesi.

 

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI:

 

–           OPT (Optional Training) uygulaması benzeri bir projenin bakanlık tarafından hayata geçirilerek gelen öğrencilerin memnuniyetinin ve iş hayatı başarısının artırılması önem taşımaktadır.

ÜNİVERSİTELERİMİZ:

–           Devlet üniversitelerinin vakıf üniversitelerinden çok daha ucuz fiyata öğrenci alması haksız rekabet yaratmaktadır. Devlet üniversitelerinin uluslararası öğrenciler için rekabeti regule eden bir sistem oluşturması,

–           Devlet ve Vakıf Üniversiteleri koordinasyonunun artırılması,

–           Devlet üniversitelerinin kontenjan, kadro ve fiziksel imkânları üzerinde aşırı yük mevcuttur. Uluslararası öğrencilerden ziyade ulusal öğrencilere burs sağlanması.

–           Üniversitelerin kendi bölgelerine, kazanımlarına ve uluslararası öğrencilerden talep edilme oranlarına göre ücretlerini belirlemeleri,

–           Öğrenci transferi planlanan ülkelerde hangi tür insan kaynağına ihtiyaç olduğunun detaylı araştırılması,

–           Uluslararası öğrencilere kaliteli eğitim ve uygun maliyet esasına göre eğitim imkânlarının sunulması,

–           Uluslararası öğrenci tanıtımında, üniversitelerin birbirleriyle rekabet etmeleri yerine, ortak tanıtım yöntemlerini kullanarak birbirlerini desteklemesi,

–           Diğer ülkelerde eksik ve açık olan programlar belirlenerek, üniversitelerimizde bu programların oluşturulması,

–           İngilizce program müfredatlarının güçlendirilmesi

 

EEİK OLARAK GELECEK DÖNEM PLANLARIMIZ NELERDİR?

 

  • Ülkemizdeki kamu ve özel kuruluşların öngörülen çalışmalar doğrultusunda biçimlendirilmesi,
  • DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi’nin çalışmalarının ve tanıtım materyallerinin yurt içi ve yurt dışındaki yetkili ve sorumlularla düzenli olarak güncellenerek paylaşılması,
  • Türk eğitim sistemini tanıtan bir ajans kurulması,
  • Türkiye’deki uluslararası öğrenci temsilcileri ile bir araya getirilerek, neden Türkiye’yi tercih ettikleri, hangi sıkıntılarla karşılaştıkları ve daha fazla uluslararası öğrenci temini için hangi yöntemlere başvurulması gerektiği konusunda sürekli görüş alışverişinde bulunulması,
  • Dünya çapında düzenlenen prestijli yükseköğretim etkinliği olan NAFSA,EAIE ve benzeri fuarlara her yıl artan katılımcı sayılarıyla iştirak edilmesi,
  • Uluslararası öğrenci temini çalışmalarını daha aktif hale getirmek için paydaşlarla her yıl en az iki kez bir araya gelerek çalıştay ve benzeri toplantılar düzenlenmesi
  • Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği’nden Türkiye üniversitelerinin faydalarını artırabileceği iş birliği olarak görülen T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Müşavirlerini EEİK üyeleriyle İstanbul’da ortak bir toplantıda bir araya getirilmesi,
  • Öğrenci Temini Çalıştaylarının İş Konseyi koordinasyonunda her yıl düzenlenmesi,
  • Yurt dışındaki Ticaret ve Eğitim Müşavirlerimizin öğrenci temininde EEİK doğal üyesi gibi çalışmalar yürütmesi,
  • Yurt dışında görev yapan eğitim, kültür ve ekonomi alanındaki kamusal paydaşlarımızla aktif olarak çalışmalar ve iş birlikleri yürütülmesi,
  • Üniversitelerin hedef kitleleri, hedef ülkeleri, fuar bütçeleri farklı olduğu için tüm üniversitelerin katılacağı ortak fuarlar EEİK Yürütme Kurulu tarafından tespit edilmektedir.
  • EEİK olarak bu ülkelerde fuar katılımlarının yanında Türkiye’de yükseköğretimi temsilen kültürel etkinlikler (seminerler, konferanslar, resmi kurum ziyaretleri vb.) eş zamanlı planlanmaktadır.

 

EEİK OLARAK HEDEFİMİZ:

 

  1. 2015 yılında 100.000
  2. 2020 yılında 150.000
  3. 2023 yılında 180.000

 

DR. MUSTAFA AYDIN, EDU SUMMIT 2015 BİLDİRİSİ

Globalleşen dünya, günümüz toplumunun işleyişini birçok yönden değiştirmiş, birçok sektörde olduğu gibi eğitimde de yeni ufuklar ve olgular gelişmesine sebep olmuştur. Günümüzde artık bilgi toplumu olabilmek ve bilgiye dayalı üretim yapabilen ekonomilere sahip olabilmek, kalkınma için önemli ön şartlardan biri olarak kabul görmektedir. Bilgi toplumunun oluşumu bilgiyi öğrenme, geliştirme ve kullanma becerilerine sahip bireylerin eğitimiyle olmaktadır. Mesleki becerilerin edinildiği yükseköğretim, bilgi toplumunun oluşumu için önemli bir araçtır.
Vakıf üniversiteleri, artan yükseköğrenim talebinin karşılanmasında önemli rol oynamaktadır. Ülkemizin dünya yükseköğretim sahasında hızla yükselmesinde, tanınırlık kazanmasında ve rekabet gücü elde etmesinde en önemli etken vakıf üniversiteleridir. Küresel rekabetin hızlandığı ve bilgiye dayalı ekonominin büyüdüğü günümüzde, yükseköğretimin ortaya çıkan yeni ihtiyaç ve taleplere cevap verebilecek şekilde temellerini yeniden düzenlenmesi ve yapılandırılması gerekmektedir.
Çağdaş ve modern yönetime dayalı, toplumun beklenti ve değerleriyle barışık bir çizgide her türlü yeniliğe açık olarak, değişimin öncüleri olması gereken üniversiteler bu doğrultuda gelişimlerini vakıf üniversitelerinin geniş vizyonu sayesinde sağlamaktadırlar.
Türk yükseköğretiminin üzerinde önemle durması gereken konu eğitimde niteliğin artırılması, bu bağlamda programların sadece ülkemiz için değil tüm dünyada geçerli toplumsal ve sektörel ihtiyaçlara göre güncellenmesi, artan öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak üzere nitelikli öğretim üyesi yetiştirilmesidir. Yeni açılan üniversiteler ve artırılan kontenjanlar da kalite konusuna öncelik verilmesini gerektirmektedir.
Yükseköğretimin uluslararasılaşması ise beraberinde iç ve dış denetime dayalı kalite arayışı, akreditasyon süreçlerinin kurumsallaşmasını gündeme taşımaktadır.
Uluslararasılaşmanın yükseköğretimimiz için asli gereklilik olduğuna yürekten inanan bir eğitimci olarak konuyu birkaç açıdan ele almak istiyorum. Uluslararasılaşmada en önemli etkenlerden biri yabancı uyruklu hocaların ülkemize çekilmesidir.

Yükseköğretim istatistiklerine göre ülkemizdeki üniversitelerde 2308 yabancı uyruklu öğretim elemanı görev yapıyor. Bunların yarıdan fazlasının (%58) vakıf üniversitelerinde görev yapmaktadır. Öğretim elemanlarının unvanlarına göre dağılımı incelendiğinde, hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde yardımcı doçent ve (öğretim üyesi dışı)diğer kadrolarda çalışanların (öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi), profesör ve doçentlerden fazla olması dikkat çekiyor.
Öğretim elemanlarının geldikleri ülkeler dikkate alındığında listenin başında Amerika, İngiltere, Azerbaycan ve Suriye yer alıyor. ABD ve İngiltere’den gelen öğretim elemanlarının daha çok vakıf, Azerbaycan ve Suriye’den gelenlerin ise devlet üniversitelerinde görev aldıkları anlaşılıyor. Vakıf üniversitelerinde, öğretim dili İngilizce olan pek çok program olduğu düşünüldüğünde, Amerika ve İngiltere’den ülkemize gelen öğretim elemanlarının neden vakıf üniversitelerinde yoğunlaştığı anlaşılıyor.
Bu rakamlar oldukça yetersiz olmakla birlikte vakıf üniversitelerinin bu konudaki öncülüğü de açıkça görülüyor.
Akademik personel geldikleri ülkelere göre değerlendirildiklerinde uluslararası öğretim elemanı uluslararasılaşmanın çok önemsenmesi gereken bir başlığıdır. Uluslararası öğretim elemanı sayısının artırılması yükseköğretimde uluslararasılaşmayı sürdürülebilir kılmak, eğitim programlarına, üniversite ortamına ve araştırma alanına yaygınlaştırmak için çok önemlidir. Bu nedenle öncelikli olarak özendirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
13 Nisan günü Sanayi Bakanlığı TÜBİTAK’ın yurt dışında yaşayan Türk araştırmacılara Türkiye’ye dönmeleri için yeni bir destek paketi açıklayacağını duyurdu. Umarım bu destek ve teşvikler artırılır ve ülkemize dünya ile rekabet edecek yeni beyinler ve fikirler gelir.
Yükseköğretim Kurumları son yıllarda sayıları gittikçe artan uluslararası öğrenci pastasından pay almak için farklı stratejiler geliştirmekte ve daha aktif rol almaktadırlar. Böylece çok kültürlü çok dilli ve uluslararası kampüsler meydana getirmektir. Türkiye yabancı dil düzeyinde son derece alt sıralardadır. Yabancı dil eğitiminde ise tamamıyla sınıfta kalmış durumdadır. Bu konuda ivedilikle yeni politikalar geliştirilmelidir.
Öncelikle üniversiteler uluslararası öğrenci teminini sağlayacak kendi kaynaklarını, akademik programlarını, yeterliliklerini ve fiziki şartlarını buna göre düzenlemiş olmalıdır.

• Uluslararasılaşmanın en temel faktörü olan İngilizce programların çokluğu, teknolojik, fiziki akademik ve idari yetişmiş insan kaynağı alt yapıları ile uluslararası modern araç-gereçlerle donatılmalıdır.
• Dünyanın uluslararası eğitimde nicelik ve nitelik bakımından kabul görmüş sayılı üniversiteleri, sanayi ve ticari kurum ve kuruluşları iş birlikleri yapılmalıdır.
• Çok dilli ve çok kültürlü akademik bir çevrenin varlığı oluşturulmalıdır.
• Türkiye’nin tanıtımına da öncelik vererek Türkiye’de okumanın öğrencilere kazandıracağı ayrıcalıklara değinmeleri bu yönde markalaşma çalışmalarına destek vermelidir.
• Uluslararası öğrenci konseyleri kurulmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
• Üniversitelerin uluslararası öğrencilerin yurt imkânlarını arttırmaları gereklidir.
• Türkiye’de Devlet Üniversitelerinde bürokrasiden dolayı uluslararası öğrenci alımı sınırlı kalmaktadır. Bunun önü açılmalıdır.
• Uluslararasılaşmada en büyük kaynak uluslararası öğrenci ve öğretim elemanıdır. Bunun için MEB, YÖK, Turizm, Ekonomi ve Dışişleri İçişleri, Sosyal Güvenlik Bakanlıklarımız iş birliği içerisinde ülkemizdeki yükseköğretimi bir cazibe merkezi haline getirmek için çalışmalar yapmalıdır.

Dünya çapında giderek gelişen, rekabet içinde olan ve uluslararasılaşan yükseköğretim alanında Türkiye’nin daha iyi bir yere sahip olması için dünyadaki yükseköğretim trendleri yakından takip edilip ekonomik ve toplumsal gelişimimize faydalı olacak şekilde yükseköğretim sistemimize uyarlanmalı, akademik kariyerin önemi hatırlatılarak yeni kuşaklar için cazip bir meslek haline gelmesine, planlı büyüme ve kalitenin sağlanmasına ihtiyacımız vardır.
Esnek, özerk, şeffaf ve kaliteyi garanti altına alan bir yasal çerçeve çizilmeden yükseköğretimin mevcut sorunları ve gelecek planlamasının yapılması mümkün ve gerçekçi değildir.
Evrensel bir yükseköğretim yapılanmasında üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma ve toplumsal hizmet rolü dikkate alınmadan, öğrenciler, öğretim elemanları, öğretim programları, mezunlar, toplumsal ihtiyaçlar, iş dünyasının ihtiyaçları ve uluslararası gelişmeleri gözeten bir yaklaşım olmaksızın Türkiye’nin potansiyeline ve küresel rekabette yer almasına uygun bir sistem kurulması pek gerçekçi değildir.
Bu noktada bize düşen görevler ise;
• Yüksek Öğretimi, nitelikli rekabete açmak, yaygınlaştırmak,
• Bilim üretmek ve bilim iklimini oluşturup, bunu kültüre dönüştürmek,
• Bilimin yayılımını ve kullanımını sağlamak,
• Üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirmek ve ekonomiye katma değer üretmelerini teşvik etmek,
• Disiplinler arası programları destekleyerek yenilenme süreçlerine ivme kazandırmak,
• Üniversiteleri, yerel kalkınma dinamiklerinin lokomotifi yapmak,
• Yerel Sivil Toplum Kuruluşları ile üniversitelerin stratejik iş birliğini sağlamak,
• Yerel araştırma konularına odaklanmak ve bunu bilgi ekonomisine mal etmek,
• Uzaktan eğitimi, sertifikasyon, ön lisans, lisans ve yüksek lisans düzeyinde farklı meslek kategorilerinde cazip kılmak ve kullanımını yaygınlaştırmak için desteklemek,
• Yükseköğretim felsefesinde, insanı merkeze koyan, mesleki yeterlilik veren, etik sorumluluk bilincini sağlayan bir yapılandırmaya gitmek,
• Girişimcilik ruhu veren programları, özellikle liderlik ve sorumluluk bağlamında yaygınlaştırmak,
• Uluslararası bilimsel rekabet gücünü yakalamak,
• Küresel çerçevede yükseköğretim kurumlarını rekabete hazır hale getirmektir.

https://en.mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2018/03/kıbrıs-1080x675-1.jpg

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın Kıbrıs İlim Üniversitesi’ne (KİÜ) İstanbul Aydın Üniversitesi akademik ve idari personelinden oluşan bir heyetle birlikte ziyarette bulundu. İAÜ Heyeti ve üniversite yetkilileriyle kahvaltıda bir araya gelen Dr. Mustafa Aydın, Kıbrıs İlim Üniversitesi yöneticileri ve öğrencileriyle bir araya gelerek, KİÜ öğrencilerinin problemlerini dinledi ve yetkililerle görüş alışverişinde bulundu.
Ayrıca, önümüzdeki sene gerçekleştirilecek olan Avrasya Yükseköğretim Zirvesi-EURIE 2019 için EURIE ekibinin Girne’de yaptığı çalışmalara katılan Dr. Mustafa Aydın, EURIE 2019 ekibiyle de bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, Avrupa’dan katılımcı üniversite sayısının artırılması, fuar ziyaretçi sayısının artırılması ve üniversitelerde Avrasya Yükseköğretim Zirvesi-EURIE’nin daha iyi tanıtılması için çalışmalar yapılmasına karar verildi. Toplantı sonrasında EURIE ekibiyle fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
Gazi Magaso’da Karadeniz Derneği Yönetim Kurulu’yla bir araya gelen Dr. Mustafa Aydın, Gazi Magosa’da yer alan ‘vatan şairi’ Namık Kemal’in Kıbrıs sürgününde kaldığı evi de ziyaret etti.


President of Istanbul Aydın University Dr. Mustafa Aydin has visited Cyprus Science University with a delegation of academic and administrative staff of Istanbul Aydın University. Coming together at breakfast with IAU delegation and the university officials Dr. Mustafa Aydin has met with the administrators and students of Cyprus Science University and listened to the problems of the students of CSU and he has exchanged opinions with the authorities.

Besides Dr. Aydın also held a meeting in Kyrenia with EURIE 2019 team to discuss the Eurasian Higher Education Summit – EURIE 2019, which will be held next year. During the meeting, it was decided to increase the number of participating universities in Europe, increase the number of visitors in the exhibition, and work on the better introduction of the Eurasian Higher Education Summit-EURIE in universities. After the meeting, a photo shoot was done with EURIE team.

Mustafa Aydin also visited the house of Namik Kemal, patriot poet, who was exiled to Cyprus

Dr. Mustafa Aydın başkanlığında UFRAD toplantısı gerçekleşti.
Toplantıda, UFRAD’a üyelik başvurusunda bulunan firmaların başvuruları değerlendirilerek ardından 29 Mart 2018 tarihinde gerçekleşecek olan UFRAD 15. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın planlaması yapıldı. Ayrıca, üyeler UFRAD’ın çalışmaları hakkında dilek ve temennilerini dile getirdiler.
Toplantı sonrasında UFRAD üyeleri akşam yemeği yenilerek fikir alışverişinde bulunuldu.


The UFRAD meeting was held under the presidency of Dr. Mustafa Aydin

During the meeting, the applications of the companies applying for membership to UFRAD were evaluated and UFRAD’s 15th Ordinary General Assembly meeting, which will be held on March 29, 2018, was planned. In addition, members expressed their wishes and recommendations for the work of UFRAD.

At the end of the meeting, UFRAD members have discussed further opportunities and project at dinner

BİL Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Aydın Sakarya ve Orhangazi BİL Okulları’nı ziyaret etti.

Sakarya BİL Okulları’na yaptığı ziyarette Sakarya BİL’in çalışmalarından ve ortaya koyduğu eğitim iradesinden memnuniyet duyduğunu ifade eden Dr. Mustafa Aydın, Sakarya BİL Okulları’nda mükemmel bir ekip ruhu olduğunu söyledi.

Sakarya ziyaretinin ardından Orhangazi BİL Okulları’nı ziyaret eden Dr. Mustafa Aydın Orhangazi’de örnek bir kurum oluşturulduğunu gözlemlediğini söyleyerek, bu tarz yatırımların Orhangazi için bir şans olduğunu hatırlattı. Ayrıca, Dr. Mustafa Aydın, Orhangazi BİL Okulları’nda görev yapan kadrolara özverili çalışmalarından ötürü teşekkür etti.


BİL Educational Institutions Board of Directors Dr. Mustafa Aydın has visited Sakarya and Orhangazi BİL Schools.

During the visitation of SakaryaBil School, expressing the satisfaction of the education Dr. Mustafa Aydın said that Sakarya BIL Schools had an excellent team spirit.

After visiting Sakarya, he has visited Orhangazi BİL Schools. Dr.Aydin  has said, “ Orhangazi has created a model institution, this kind of investments are the chance for Orhangazi.”Also, Dr. Mustafa Aydın thanked the staff at Orhangazi BİL Schools for their dedicated work.

26 Şubat 1992’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki Hocalı köyünde yaşanan katliamın üzerinden tam 26 yıl geçti. Resmi kayıtlara göre, 106’sı kadın, 83’ü çocuk 613 Azerbaycanlı vahşice katledildi, 275 kişi ise kayıtlara kayıp olarak geçti. İstanbul Aydın Üniversitesi’nde Hocalı Katliamı’nın 26’ncı yılı dolayısıyla “Hocalı Adalet Konferansı” konferansı düzenlenerek acısı dinmeyen Hocalı Katliamı bir kez daha anıldı. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın’ın da katıldığı konferansa, Azerbaycan milletvekilleri Pervin Kerimzadeyi ve Nagif Hamzayevi’nin yanı sıra Azerbaycan Islahatçı Gençler Derneği Başkanı Ferit Şahbazlı, Azerbaycan İnsan Hakları Enstitüsü Başkanı Ahmed Sahidovu ve Doç. Dr. Leman Süleymanova katıldı.

Ayrıca, Dr. Mustafa Aydın askeri alanda güçlü olmanın zaruretine işaret ederek, “Hocalı katliamını nasıl yaptıklarına bakmak lazım, ağlamak, sızlanmak, dert yanmak hiçbir şeye çare değil. Ekonomi ve Savunma Sanayi alanında ne kadar güçlüyseniz o kadar etkili olursunuz. Tankları, F-16’ları, İHA’ları insan gücüyle durduramazsınız. Bugün Kuzey Kore konuşuyor, diğerleri dinliyor. Onları konuşturan savunma sanayiindeki güçleridir” şeklinde konuştu.

Hollanda Parlamentosu’nun “Ermeni Soykırımı” ifadesini içeren tasarıyı kabul etmesini de eleştiren İAÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, , “Neden dün değil, başka bir tarihte değil de bugün kabul ettiğini sormamız gerekir. Biz arşivlerimizi açmaya hazırız. Uluslararası hukukçular incelesin, onlar karar versin diyoruz ama arşivlerini açmamakta ısrar ediyorlar. Toplumlar arasına kin, nefret ekmiyoruz ama gerçeği de görmemiz lazım.

Azerbaycan milletvekilleri Pervin Kerimzadeyi ve Nagif Hamzayevi, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen anma etkinliğinde 1928’de Erivan nüfusunun yüzde 10 kadar bile Ermeni yoktu. Şimdi ise Erivan’da bir tane bile Türk yok ama Bakü’de 10 bin kadar Ermeni yaşıyor. Ermeniler ’de güç de cesaret de yok. Olsa bugün burada Hocalı katliamını tartışıyor olmazdık” dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Hocalı katliamının anma etkinliği, eşini Karabağ’daki katliamda kaybeden Azerbaycan Cumhuriyeti Halk Sanatçısı Aybeniz Haşimova’nın başkanlığında Sanat Akademisi Müzik Korosu tarafından verilen konserle son buldu.


On 26 February 1992, 26 years have passed since the massacre of the Khojaly, Nagorno-Karabakh region Azerbaijan. According to official records, 106 women, 83 children, in total 613 Azerbaijanis were slaughtered and 275 people still lost. The ” Justice for Khojaly ”  conference was held in IAU for in memoriam of Khojaly Massacre. President of Istanbul Aydın University Dr. Mustafa Aydın, Azerbaijani parliamentarians Pervin Kerimzadeyi and Nagif Hamzayevi, as well as President of Azerbaijan Rehabilitation Youth Association Ferit Şahbazlı, Azerbaijan Human Rights Institute President Ahmed Sahidovu and Assoc. Dr. Leman Suleymanova has participated in the conference.

During the conference Dr. Aydın” There are many sad stories on the page of history also there are communities that will never understand the pain of innocents. We understand the pain of others and we react to persecution. Today we have to search how people were slathered in Khojal. Crying, yelling, complaining is not heal us. Power of your army and economy make you effective. You can’t stop F-16 and tanks with people. Today North Kore talks we listen. Why? Because they have powerful defensive industry.

Examining genocide decision of Netherlands Dr. Aydın “Why not yesterday? or another day? why today? we have to ask these questions to ourselves. We are ready to open our archives. We insist to call İnternational Legal but they don’t willing to open their archives. We have no intention to develop a grudge between countries but we have to see the truths.

Giving a speech at the conference Azerbaijani parliamentarians Pervin Kerimzadeyi and Nagif Hamzayevi  “ we always show our good intention to Armenians. In 1928 there were not even %10 of Armenian in Armenia. Now although there are 10 thousands Armenian in Baku, there is not even 1 Turk in Armenia. They have neither power nor courage. If they would have, we wouldn’t have discussed Khojaly massacre today.

In Memoriam of the Khojaly massacre in Istanbul Aydin University ended with a concert given by Art Academy under the chairmanship of Aybeniz Haşimova, the Azerbaijani Republican People’s Artist, who lost his wife in Khojaly massacre

 

 

Küçükçekmece Kent Konseyi, Küçükçekmece Kent Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Aydın başkanlığında toplanarak 2018 yılının ilk toplantısını gerçekleştirdi. 2017 yılında Küçükçekmece Kent Konseyi tarafından gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bir değerlendirmenin yapıldığı toplantıda, 2018 yılında yapılması planlanan faaliyetlerin konuşuldu. Ayrıca, yapılacak çalışmaların koordinasyonu için komisyonların ve etkinliklerin belirlenerek Küçükçekmece Kent Konseyi’nin strateji planı oluşturuldu.

Toplantıda, Küçükçekmece Kent Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Aydın, kent konseyinin Küçükçekmece’de göz sağlığıyla ilgili çalışmalar yapılması ve kent konseyinin diyetisyenlerle düzenli olarak toplanarak halk sağlığıyla ilgili görüş alışverişinde bulunması yönünde görüşlerini ifade etti. Ayrıca, diğer üyeler de Küçükçekmece’deki kadın meclislerinden spor çalışmalarına, sağlık konularından engelli vatandaşların problemlerine, esnafın meselelerinden gençlerin isteklerine kadar ilçenin çeşitli meseleleri hakkında konuşularak gelecekte yapılacak çalışmalar belirlendi.


The first meeting of Kucukcekmece City Council meeting was held under the presidency of Dr. Mustafa Aydın. Evaluating works in 2017, project which will be organized for 2018 was discussed.

During the meeting, President of Dr. Aydın has highlighted the importance of eye health and nutritionist project for Kucukcekmece. Moreover, project in Women council, problems of disabled people, tradesmen issue and requests from youth council were evaluated.

Uluslararası ölçekte faaliyet gösteren Avrupa Üniversite Sporları Birliği (EUSA) tarafından 2017 yılı için yapılan değerlendirme sonucu İstanbul Aydın Üniversitesi Avrupa’nın en iyi üniversitesi seçildi.

İAÜ’nün bu başarısına ilişkin konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin bugünlere kaliteli eğitim ve akademik başarılar kadar spor ve sosyal faaliyetlerle de öne çıkabilen bireyler yetiştirerek geldiğini ifade ederek, “Türkiye’nin yükseköğretimde birçok branşta lider üniversitelerinden biriyiz. Spor da bu branşlarımızdan biri. Biz kuruluşumuzdan bugüne öğrencilerimizin spora ve sanata olan ilgisini üst seviyelerde tutmayı hedeflemiştik ve onları teşvik etmek adına da yüzde 100 varan burs imkânları sunduk, sunmaya da devam ediyoruz. Avrupa Üniversite Sporları Birliği’nin (EUSA) bizi Avrupa’nın en iyi üniversitesi seçmesi bizim olduğu kadar Türkiye’nin başarısıdır. Bizi bu ödüle taşıyan öğrencilerimize ve onların eğitmenlerine teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

İAÜ’YE 1 ALTIN, 2 GÜMÜŞ ve 4 BRONZ MADALYA

İstanbul Aydın Üniversitesi, bireysel ve takım sporlarında aldığı sonuçlar sonrasında Avrupa Üniversite Sporları Birliği (EUSA) tarafından Fransa’daki ‘University of Bordeaux’ ile birlikte 2017 yılının “en iyi üniversitesi” seçildi. 73 üniversitenin yer aldığı müsabakalara 40 sporcuyla katılan İstanbul Aydın Üniversitesi, 6 branşta aldığı 1 altın, 2 gümüş ve 4 bronz madalya kazanmıştı.

Avrupa Üniversite Sporları Birliği (EUSA) tarafından Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu’na yollanan davet mektubuyla 2017 yılının ‘en iyi üniversitesi’ olarak seçilen İstanbul Aydın Üniversitesi, 12-14 Nisan 2018 tarihinde İspanya’nın başkenti Madrid’de gerçekleşecek olan gala töreninde ödülünü alacak.


European University Sports Association (EUSA), which is operating on an international scale, completed the evaluation for 2017. Istanbul Aydın University was awarded as the best university in Europe.

Expressing development process of Istanbul Aydın University, President of Istanbul Aydin University Dr. Mustafa Aydin, ” IAÜ is one of the leading universities in higher education of Turkey.Sports is one of these branches. We have aimed to keep our students interested in sport and art in the upper levels from our foundation to today. We continue to offer scholarship opportunities up to %100 in order to encourage them. Title of “the best universities in Europe” is a success of IAU as well as Turkey. I am grateful to our students and their trainers “

1 GOLD, 2 SILVER and 4 BRONZE MEDALS goes to IAU

Istanbul Aydin University was selected as “the best university of 2017” by the European University Sports Association (EUSA) together with the ‘University of Bordeaux’ in France after the success of individual and team sports. Istanbul Aydin University, which participated in the competition with 40 athletes won 1 gold, 2 silver and 4 bronze medals in 6 branches.

IAU, which was selected as “the best university of 2017”, was invited to Gala of the European University Sports Association(EUSA) which will take place between April 12 and 14, 2018 in Madrid/Spain.

 

 

 

background

Follow on Twitter

Follow on Twitter for news, updates and notices.

Istanbul Aydin University Chairman of the Board of Trustees / BIL Holding and BIL Education Institutions Chairman of the Board of Directors / Cyprus Science University Honorary President

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image

Follow on Instagram

FOLLOW ON @profmustafaaydin