Çin’de faaliyet gösteren Guangming Daily Press tarafından ‘Geleceğin Eğitimcisi’ ödülü Dr. Mustafa Aydın’a verildi. Ödülünü almak ve üniversite iş birlikleri için Çin’e giden Avrasya Üniversiteler Birliği-EURAS Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Pekin’de bir dizi temaslarda bulundu.

Pekin ziyareti kapsamında Dr. Aydın başta Pekin Üniversitesi olmak üzere Beijing Dil ve Kültür Üniversitesi, Çin Uluslararası Değişim ve İşbirliği Merkezi, başkent Pekin’de bulunan Türk Büyükelçiliği ve Uluslararası İşletme ve Ekonomi Üniversitesine ziyarette bulunarak anlaşmalar imzaladı. UBIE Üniversitesi Arapça Bölümü Dekan Yardımcısı tarafından akşam yemeğine davet edilen İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı burada da işbirliği görüşmelerine devam etti.

Ödülünü almadan önce Çin’in prestijli yurtdışı eğitim dergisi Guangming Daily Presse ziyarette bulunan Dr. Aydın dergi’nin misyonu hakkında bilgi aldı.

Yeni trendlerin takibini, aile ve öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap vermeyi, deniz aşırı üniversiteleri ile ilgili bilgi ve gelişmeleri yayınlanmasını sağlamakta olan Guangming Daily Yurtdışı Eğitim Dergisi 2017 EURIE Summit sırasında Dr. Mustafa Aydın ile yaptığı röportaja dergisinde yer vermişti. Dr. Aydın’ın eğitim anlayışlından etkilenen Dergi, Beijing Tianqiao Sanat Merkezi’nde, “Geleceğin Eğitim Eğilimi” temasıyla Derginin 4. Yıldönümünde ‘Geleceğin Eğitimcisi’ ödülü Dr. Mustafa Aydın’a layık gördü.

Ödül töreninde konuşma yapan Dr. Mustafa Aydın, Uluslararası eğitimin önemine dikkat çekti ve  Geleceğin Eğitimcisi ödülünü, Zeytin Dalı Harekatında hayatını kaybeden aziz şehitlere armağan etti.


Dr. Mustafa Aydin was awarded the Future Educator by Guangming Daily Press in China. President of Eurasia University Union(EURAS) Dr. Mustafa Aydin has paid a serious of official visits in order to receive his awards and make a cooperation with universities.

Within the Peking visiting President of Istanbul Aydin University, Dr. Mustafa Aydın has met with Prof. Dr. Zheng Fan, Peking University/ Dean of History Department and they have signed MoU. After He has visited China Center for International Exchange in order to make an agreement. He has also visited International Business and Economy University (UIBE) and came together with President of UIBE. Before he left the country, Dr. Aydın has visited Turkish Embassy in China/Peking and he has written a memorial message to Embassy Diary. Dr. Aydın has continued his meeting with UBIE University/ Vice Dean of Arap Department during the dinner.

Studying Abroad Magazine which has followed the trend, stayed in touch with the needs of students and families, timely released some relative policies, information of the overseas universities, aims to carry its education mission in 2018.The press was impressed by the process of an interview with Dr. Mustafa Aydın last year during EURIE 2017 in Istanbul and given a place for EURIE 2017, Dr. Mustafa Aydin, and Istanbul Aydin University.the 4th-anniversary celebration of Studying Abroad Magazine of Guangming Daily, with the theme of Tide Future Education, where was held in the Beijing Tianqiao Art Center, “The Future Education Prize Award” was given to Dr. Mustafa Aydın.

Giving a speech at the award ceremony Dr. Mustafa Aydın has remarked the importance of international education and He has dedicated his award to holy martyrs who died his life in Olive Branch Operation.

 

Türkiye Sigarayla Savaş Derneği (TSSD) Dr. Mustafa Aydın’ın başkanlığında TSSD Yönetim Kurulu toplantısı gerçekleşti. Toplantıda dernek çalışmaları ve faaliyetleri ele alındı. Toplantının gündemi arasında, Türkiye Sigarayla Savaş Derneği’nin sigarayla savaş konusunda verdiği “İnsanlığın Gerçek Dostları” ödülleri, gelecek Mart ayında Afrika’da yapılması öngörülen 17. Dünya Konferansı, 9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü’nde yapılacak etkinlik ve derneğin tiyatro çalışması vardı.

Ayrıca, Türkiye Sigarayla Savaş Derneği (TSSD) “Bana Dumansız Hayatı Anlat” ve “Sigarasız Yaşam” konularında liselerarasında bir yarışma düzenleyecek.


Turkish Anti-Smoking Association(TSSD) was held under the presidency of Dr. Mustafa Aydin. During the meeting, works of association and activities are discussed.   “True Friends of Humanity” awards which are given by Turkish Anti-Smoking Association(TSSD), the 17th World Conference where will suppose to be in Africa in March,   activities, and theater which will be held in Smoking Cessation Day on February 9 was in the agenda of the meeting,

Besides, Turkish Anti-Smoking Association(TSSD) has released competence between high schools in the fields of “tell me about life without smoking” and “life without smoking”

 

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın İstanbul İran İslam Cumhuriyeti Başkonsolosluğuna ziyarette bulundu.

Başkonsolos ile görüşmeden önce 6 Ocak da İran da Sanchi petrol tankerinin patlaması sonucu hayatını kaybeden İranlı şehitler için taziyeyelerini anı defterine yazan Dr. Aydın, anma töreni sonrası İstanbul, İran Başkonsolosu Bakhtiar Asadzadeh ve  İran Kültür Ateşeleri ile bir araya geldi.

Başkonsolos  Asadzadeh İran ve Türkiye’nin işbirliği ile bölgemizde ki kritik konuların çözüme kavuşacağını  belirtti. Dr. Mustafa Aydın ise Büyükelçiyi doğrulayarak bölgede eğitim üzerine yapılacak işbiliğin önemine dikkat çekerek iki ülke arası politik meselerde yakınlığın sağlanmasından mutluluk duyduğunu ancak politikada yaşanan sorunların Yükseköğretim alanında işbirliği için engel olmaması gerektiğinin altını çizdi.


Dr. Mustafa Aydin, President of Istanbul Aydin University, visited Consulate General of the Islamic Republic of Iran in Istanbul.He first wrote a memorial message in commemoration of the martyrs of Iranian sailors following the “Sanchi” oil tanker collision that occurred on 6 January 2018. After the memorial ceremony, Dr. Mustafa Aydin has visited Mr. Bakhtiar Asadzadeh, Iran’s Consul-General in Istanbul. Mr. Rashed, the Culture Attache, and Mr. Azimzadeh, Responsible for formalities of the Consulate General were also attended the meeting.

During his speech, Mr. Asadzadeh mentioned about the critical issues that our region is dealing with and thus the importance of close cooperation between Iran and Turkey. Dr. Aydin also affirmed Mr. Asadzadeh’s point of view and explained the importance of education in this arena.  He stated, “We are happy that at the time our politicians are working very close to each other, but we should collaborate in a way that if our politicians become distant, cooperation’s in higher education  would not let this go far anymore.”

 

Dr. Mustafa Aydın, İran Bilim, Teknoloji ve Araştırma Bakanı Mansoor Gholami’yi ziyaret etti.

Dr. Mustafa Aydın, başkent Tahran’da düzenlenen “Asian Cultural Dialogues” başlıklı panelde bir konuşma yaptı. Açılış konuşmalarını İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, İran Bilim, Teknoloji ve Araştırma Bakanı Mansoor Gholami ve İran Kültür Bakanı Seyed Abbas Salehi’nin yaptığı konferansta Asya ülkeleri arasındaki kültürel diyaloğun önemine dikkat çekildi. Konferansta yaptığı konuşmada İran gibi tarih boyunca kâdim medeniyetlerin ve farklı kültürlerin barış ve uyum içerisinde birarada yaşadığı bir coğrafyada düzenlenen toplantının önemini ifade eden Dr. Mustafa Aydın, Türkiye ve İran’ın iki kardeş millet olduğunun altını çizerek, “Gençlerimizi küresel dünyanın gerçeklerini algılayacak, dünyadaki her türlü teknolojiyi ve bilimsel yenilikleri özümseyecek şekilde yetiştirmek zorundayız. Aksi hâlde, coğrafyamızın, ekonomik, sosyal ve siyası bağımsızlığı tehlikeye düşecek demektir. İslam dünyasının iki büyük gücü olan İran ve Türkiye’nin her zamankinden daha fazla kenetlenerek tüm dünyaya bir barış dersi verdiği bugünlerde, bizlerin birlikte yarattığı sinerjiyle inanıyorum ki yarınlarımız daha refah ve gençlerimiz daha huzurlu olacaklardır” değerlendirmesinde bulundu.

Ayrıca, UFRAD Franchising Derneği Başkanlığını da yürüten Dr. Mustafa Aydın İran’da ilk kez düzenlenen Uluslararası Franchise Fuarı ve Konferansı’na Türkiye Franchise sektörünü temsilen katılarak bu organizasyonun Türkiye ve İran arasındaki 10 milyar dolara varan ikili ticaret hacmine büyük katkıda bulunacağına inandığını ifade etti. Franchising fuarında yaptığı konuşmasında markalaşmanın önemine değinen Dr. Aydın, “Gittikçe globalleşen pazarlarda marka olmak daha da zorlaşmaktadır. Bu yüzden, 21’nci yüzyılın ekonomik paradigması içerisinde artık markalar istemeseler de globalleşmek zorundadırlar” dedi.


Dr. Mustafa Aydın visited to Mansoor Gholami, Iran Science, Technology and Research Minister.

Dr. Mustafa Aydın has given a speech at the panel titled “Asian Cultural Dialogues” in the capital Tehran. Making an opening speech Foreign Minister Mohammad Cevad Zarif, Iran Science, Technology and Research Minister Mansoor Gholami and Iran Culture Minister Seyed Abbas Salehi, have referred to the importance of cultural relations among the Asian countries.

During the conference expressing the importance of the meeting was held in İran where the civilizations and different cultures have lived peacefully and harmoniously throughout history. Mustafa Aydin, Turkey, and Iran are two brother nations. Our young people to, we have to educate young generations who can perceive the realities of the global world and internalize all kinds of technology and scientific innovation.

Otherwise, economic, social and political independence of our geography will be in danger. The two great powers of the Islam world, Iran and Turkey is ever more engaging given a peace lesson to the whole world, I believe the synergy that we have created together tomorrow will be the wealthier and our young people will be more peaceful.”

President of the UFRAD Franchising Association Dr. Mustafa Aydin has participated International Franchise Exhibition and Conference which was held for the first time in Iran, representing Turkish franchise sector Dr. Aydin said that he strongly believes in this organizations will contribute to bilateral trade volume up to 10 billion dollars between, Turkey and Iran.

Pointing out to the importance of branding, Aydin, “to become a brand is getting more and more difficult in globalized markets. That’s why, in the economic paradigm of the 21st century, marketers obliged to globalize.”

During Iran visiting Dr. Mustafa Aydin has also visited IAU representative office in Iran

 

Müveşşah

tarihinde yayınlandı Makaleler

Endülüs’te ortaya çıkan bir şiir türü.

Sözlükte “çift süslemeli gerdanlık; omuzdan koltuk altına kadar uzanan ve iki parçadan oluşan süslü kemer” anlamındaki vişâh kelimesinden türeyen müveşşah kelimesi “iki temel sanat unsurunu taşıyan şiir” demektir. Dönüşümlü olarak birbirini izleyen uzun beyitler ile kısa bentler halinde iki temel unsurdan oluşan tevşîh diye de adlandırılan bu tür, Endülüs’ün debdebeli ve coşkulu hayatına paralel biçimde III. (IX.) yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış ve daha ziyade çalgı aletleri eşliğinde söylenen halk şarkılarına güfte olarak yazılmıştır. Bu şarkılar, Endülüs’ün sosyal hayatında önemli bir yer işgal eden edebiyat ve eğlence meclislerinde büyük rağbet görmüştür. Ayrıca müveşşah şairlerinin (veşşâh) halife, vali ve emîrler tarafından ödüllendirilmesi bu şiir türünün Endülüs’te yaygınlaşmasını hızlandırmıştır (Goldziher, s. 135; Mustafa eş-Şek‘a, s. 372). Gerçi Câhiliye devrinin ve daha sonraki dönemin Doğulu şairlerinden İmruülkays b. Hucr, Ebû Nüvâs, Ebü’l-Atâhiye, İbnü’l-Mu‘tez ve Dîkülcinn’in “musammat” adı verilen müveşşaha benzer bir tür şiir nazmettikleri rivayet edilmektedir (Ahmed Heykel, s. 147). Bu noktadan hareketle müveşşahın Doğu’da ortaya çıkıp Endülüs’e intikal ettiği ve orada gelişip yayıldığı kanaatini ileri sürenler olmuştur (İbn Ebû Usaybia, II, 72). Ancak araştırmalar İmruülkays’ın böyle bir şiir yazmadığını, adı geçen diğer şairlere nisbet edilen şiirlerin de başka şairlere ait olduğunu göstermiştir (Gomez, XXI [1956], s. 406-407). Ağırlık kazanan telakkiye göre müveşşah, İspanyol gezginci halk ozanlarının belli bir vezin ve kafiyeye uymadan kıtalar halinde okudukları aşk ve kahramanlık şarkılarının etkisiyle (Hannâ el-Fâhûrî, s. 810; İA, VIII, 867) Endülüs’teki Arap ve İspanyol kökenli halk arasında doğmuş, zaman içinde kendine has kurallara sahip olarak birçok yönden klasik Arap şiirinden farklı bir yapı ve nitelik kazanmıştır (İbn Haldûn, II, 1402; İhsan Abbas, II, 222).

İbn Haldûn ile birlikte (Mukaddime, II, 1403) bazı müellifler, müveşşahın III. (IX.) yüzyılın sonlarına doğru Mukaddem b. Muâfâ ve İbn Abdürabbih ile başladığını kaydediyorsa da günümüze ulaşan müveşşahlar, bu tür şiiri ilk defa Ubâde b. Mâüssemâ’nın (ö. 422/1031) yazılı hale getirdiğini ve bilinen kalıplarını onun düzenlediğini ortaya koymaktadır (İhsan Abbas, II, 230-231; Mustafa eş-Şek‘a, s. 373). İbn Mâüssemâ’nın çağdaşı Muhammed b. Ubâde el-Kazzâz da müveşşah türü şiirleriyle temayüz eden ilk şairlerdendir (İbn Haldûn, II, 1403). Ayrıca Şair Remâdî bu türün gelişmesinde etkili rol oynamıştır (Safedî, s. 20-21). Özellikle VI (XII) ve VII. (XIII.) yüzyıllarda müveşşahları ile ünlü birçok şair yetişmiştir. İbn Hayyûn, İbn Bakī, Ali b. Abdülganî el-Husrî, İbn Bâcce, Ebü’l-Abbas el-A‘mâ et-Tutîlî, İbn Sehl el-İsrâilî, İbn Dânyâl, İbnü’l-Vekîl, İbn Hâtime, Lisânüddin İbnü’l-Hatîb, İbn Zümrek, İbn Haldûn, İbn Zâkûr bunlardan bazılarıdır (Mustafa eş-Şek‘a, s. 372-375; İA, VIII, 867-868). VI. (XII.) yüzyılın sonları ile VII. (XIII.) yüzyılın başlarında İbn Senâülmülk’ün müveşşahları vasıtasıyla Mısır’a, oradan Doğu’ya intikal eden müveşşah türünde Doğulu şairlerden “muzammen” denilen yeni bir müveşşah türü icat eden Safiyyüddin el-Hillî ile Selâhaddin esSafedî, İbn Nübâte el-Mısrî ve İbn Hicce el-Hamevî gibi şairler de önemli eserler vermiştir.

Genellikle bir müveşşahta uzun beyitlerle mısralardan oluşan bentler dönüşümlü olarak birbirini izler. Müveşşahlardaki uzun beyitlere “kufl”, bir tek kufle “kafle” ve bir kaflenin her bir cüzüne “gusn” adı verilir. Bir kaflede cüz sayısı ikiden ona kadar olabilir. Bir müveşşahtaki kafleler cüz sayısı, kafiye ve vezin yönünden aynıdır ve cüzlerinin kafiyeleri birbirine benzer. Müveşşahlar genellikle kafle ile başlar ve kafle ile sona erer. Kafle ile başlayan müveşşaha “tam müveşşah” adı verilir ve toplam altı kafle içerir. Kısa bent ve kıtalarla başlayan müveşşaha da “akra‘ müveşşah” denilir ve beş kafle içerir.

Müveşşahın girizgâhını teşkil eden kafleye “matla‘” (mezhep, merkez), kafleleri izleyen ve mısralardan oluşan kıtalar halindeki bentlere de “devir” adı verilir. Devri teşkil eden her mısra “sımt” diye anılan birkaç cüzden meydana gelir. Bir müveşşahta genellikle beş devr bulunur. Devrler vezin ve cüz (sımt) sayısı bakımından benzeşirse de her bir devir farklı kafiye düzenine sahip olabilir. Müveşşahta bir devirle onu takip eden kafleden oluşan ikili kombinezona beyit adı verilir. Bütün müveşşahın özeti durumundaki son kafleye “harce” (çıkış) denir. Harcesi olmayan şiir müveşşah sayılmaz (Mustafa eş-Şek‘a, s. 377). Harce şair, kadın, genç, kuş, saray, savaş veya zafer gibi maddî veya mânevî bir varlığın dilinden söylenir. Şair bu kısımda dinleyicilerin dikkatini çekecek önemli şey söyleyemezse başka bir şairin şiirinden iktibasta bulunur (İA, VIII, 866).

Müveşşahlar başlangıçta gramer kurallarına uyularak fasih Arapça ile söylenirdi. Daha sonra halk tarafından kolayca anlaşılmasını sağlamak ve şiire müzikal bir hava vererek dinleyicilerin ilgisini çekmek için bazan harcelerde halk dilinde yaygın Arapça, Latince ve İspanyolca kelime ve deyimler kullanılmıştır (Nicholson, s. 417; Ahmed Heykel, s. 138). Bu tür harceye “harce zeceliyye” (harce âmmiyye) denir. Tamamı fasih Arapça olan harceye ise “harce muarrebe” adı verilir (İhsan Abbas, II, 232-235; Ömer Ferruh, IV, 433-437; Mustafa eş-Şek‘a, s. 372-377; İA, VIII, 866-868).

Kafiye düzeni harflerle gösterilen bir müveşşahın kısımları şu şekilde sıralanabilir:

Müveşşahın genel yapısı böyle görünmekle beraber (Mustafa eş-Şek‘a, s. 379) tür olarak kesin kurallarla tesbit edilmediğinden değişik konu ve yapılarda müveşşahlar da mevcuttur. Meselâ İbn Senâülmülk’ün bir müveşşahı yukarıdaki örnekten farklı olarak şöyle görünür (İA, VIII, 867):

Ebü’l-Abbas el-A‘mâ et-Tutîlî ise müveşşaha daha canlı ve ritmik bir hava vermek için mısraları kısaltmıştır.

Müveşşahların aruzun on altı bahrine tatbik edilmiş 146 örneği olduğu belirtilir (Ömer Ferruh, IV, 427; İA, VIII, 867). Ayrıca müveşşahlarda klasik bahirlerin dışında kalan 174 tâli vezin tesbit edilmiştir (DİA, III, 431).

Müveşşahlar bestelenip telli çalgılar eşliğinde söylenen şarkılara güfte olduğundan işlenen konular da bu amaca uygundur. Müveşşahların Endülüs’te yaygın biçimde söylenmesindeki asıl sebep halkın gazel, içki ve eğlenceye olan düşkünlüğüdür. Bundan dolayı V. (XI.) yüzyıl sonlarına kadar müveşşahlarda sadece medih, hamriyat ve gazel konuları işlenmiştir. Zaman içinde tabiat tasviri, kutlama, zühd, tasavvuf, mersiye ve hiciv konularına da yer verilmiştir. Müveşşah genellikle gazelle başlar, medih ve diğer konularla devam eder ve yine gazelle son bulur. Bu tür şiirde zühd ve tasavvuf konuları ilk defa Muhyiddin İbnü’l-Arabî tarafından işlenmiştir.

Endülüs müveşşahı İbrânî şiirini etkilemiş olup bu edebiyatta da müveşşahları ile ünlü yahudi şairleri yetişmiştir. Aynı şekilde Endülüs müveşşahı İran şiirini, İran şiiri de Türk şiirini etkileyerek müstezad şeklinin, Kastilya halk şiirinde ise “villancico” denilen türün doğmasına kaynak teşkil etmiştir.

Müveşşahla ilgili İbn Senâülmülk Dârü’ṭ-ṭırâz fî ʿameli’l-müveşşeḥât (Dımaşk 1949), İbnü’lVekîl Ṭırâzü’d-dâr, Lisânüddin İbnü’l-Hatîb Ceyşü’t-tevşîḥ (Tunus 1967), Nevâcî ʿİḳdü’l-leʾâl (ʿuḳūdü’l-leʾâl) fi’l-müveşşeḥât ve’l-ezcâl (nşr. Abdüllatîf eş-Şihâbî, Bağdat 1982) ve Martin Hartmann, Das Muvaššaḥ (Weimar 1897) adlı eserleri kaleme almışlardır.

BİBLİYOGRAFYA :
İbn Bessâm eş-Şenterînî, eẕ-Ẕaḫîre, I, 469. İbn Ebû Usaybia, ʿUyûnü’l-enbâʾ, Kahire 1882, II, 72. Safedî, Tevşîʿu’t-tevşîḥ (nşr. Elbîr Habîb Mutlak), Beyrut 1966, s. 20-43. İbn Haldûn, Mukaddime (trc. Süleyman Uludağ), İstanbul 1983, II, 1402-1417. Hannâ el-Fâhûrî, Târîḫu’l-edebi’l-ʿArabî, Beyrut 1960, s. 805-817. I. Goldziher, A Short History of Classical Arabic Literature, Berlin 1966, s. 135-137. R. A. Nicholson, A Literary History of the Arabs, Cambridge 1969, s. 415-417. Mustafa Sâdık er-Râfiî, Târîḫu’l-edebi’l-ʿArabî, Beyrut 1974, III, 172-179. İhsan Abbas, Târîḫu’l-edebi’l-Endelüsî: ʿAṣrü’ṭ-Ṭavâʾif ve’l-Murâbıṭîn, Beyrut 1978, II, 216- 279. Şevkī Dayf, el-Fen ve meẕâhibüh, Kahire 1978, s. 450-455. Ömer Ferruh, Târîḫu’l-edeb, IV, 421-450. Mustafa eş-Şek‘a, el-Edebü’l-Endelüsî, Beyrut 1983, s. 371-463. Ahmed Heykel, el-Edebü’l-Endelüsî, Kahire 1985, s. 138-153. J. V. Hammer-Purgstall, “Notice sur les muwashshahāt et les ezdjāl”, JA, VIII (1893), s. 153- 162. E. G. Gomez, “Una Pre-Muwaššaḥa, atributad a Abū Nuwās”, al-Andalus, XXI, Madrid 1956, s. 406-414. Hüseyin Nassâr, “el-Müveşşaḥât fi’l-ʿaṣri’l-ʿOs̱mânî”, s̱ Buḥûs̱ü Külliyyeti’l-luġati’l-ʿArabiyye s̱ , I/1, Mekke 1401-1402, s. 163-170. F. Corriente, “Again on the Metrical System of Muwaššah and Zajal”, JAL, XVII (1986), s. 34- 49. nci Koçak, “Endülüs Şiiri”, Araştırma, sy. 13, Ankara 1991, s. 417-423. S. M. Stern, “el-Müveşşaḥu’l-Endelüsiyyü’l-ḳadîm”, ed-Dirâsâtü’l-İslâmiyye, XXVI/1-2, İslâmâbâd 1991, s. 225-238. D. Gil, “The Muwaššaḥ”, IOS, XI (1991), s. 137-159. J. A. Abu Haidar, “The Muwashshaḥāt: are they a Mystery?”, al-Qantara, XIII/1, Madrid 1992, s. 63-81. a.mlf., “The Arabic Origins of the Muwashshahāt”, BSOAS, LVI/3 (1993), s. 439-458. Mustafa el-Gadîrî, “el-Müveşşaḥâtü’l-Endelüsiyye”, Mecelletü Dirâsât Endelüsiyye, sy. 13, Tunus 1995, s. 37-54. Süleyman Attâr, “Dirâse fî neşʾeti’l-müveşşaḥâti’l-Endelüsiyye”, Mecelletü’l-Maʿhedi’l-Mıṣrî, XXIX, Madrid 1997, s. 47-295. A. Yaşar Koçak, “Endülüs Muvaşşahaları”, Nüsha, I/3, Ankara 2001, s. 111-118. Moh. Bencheneb, “Muveşşah”, İA, VIII, 866-868. G. Schoeler, “Muwas̲h̲s̲ s̲h̲ h̲s̲ aḥ”, h̲ EI (Fr.), VII, 811-814. Nihad M. Çetin, “Arûz”, DİA, III, 431
Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 32. cildinde, 229-231 numaralı sayfalarda yer almıştır

Ebu Amir Ahmed b. Abdilmelik b. Ahmed b. Şüheyd el- Eşcai el-Kurtubi (ö. 426/1035) Edip, şair ve devlet adamı.

3382’de (992) Kurtuba’da (Córdoba) doğdu. Soyu Gatafân kabilesinin Eşca‘ koluna dayanır. 162 (778) yılından önce Endülüs’e gelip yerleşen atası Şüheyd, Emevî yönetiminin yüksek seviyeli memurlarındandı. Oğlu Îsâ I. Muhammed zamanında (852-886) vezirlik yaptı. İbn Şüheyd’in büyük dedesi Şüheyd b. Îsâ, III. Abdurrahman döneminde vezirliğe getirilmiş (317/929), yine vezirlik yapan dedesi Ebû Ömer Ahmed 327 (939) yılında “zü’l-vizâreteyn” unvanını aldı. İyi bir edip olan dedesinden edebiyata ve şiire dair ilk dersleri alan İbn Şüheyd dedesi sayesinde Emevî idaresiyle yakın ilişki kurdu. et-Târîḫu’l-kebîr fi’l-aḫbâr ʿale’s-sinîn adlı eseriyle tanınan babası Ebû Mervân Abdülmelik de Âmirî Hükümdarı İbn Ebû Âmir elMansûr’a vezirlik yaptı ve uzun süre valilik görevinde bulundu. İbn Şüheyd, babasının 393’te (1003) vefatı üzerine Âmirîler’den Mansûr b. Ebû Âmir’in ve daha sonra onun oğulları Abdülmelik el-Muzaffer ile Abdurrahman el-Me’mûn’un himayesine girdi. İyi bir eğitim gördü; şiir, edebiyat, tarih, fıkıh, felsefe ve tıpla ilgilendi

İbn Şüheyd’in hocaları hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Ancak eserlerinden Doğulu ve Endülüslü âlim ve şairlerin kitaplarını ve divanlarını okuduğu, bunlardan büyük ölçüde istifade ettiği anlaşılmaktadır. Aristokrat bir çevrede yetişmesi İbn Şüheyd’e devrin ileri gelen devlet ricâli, ilim adamı, edip ve şairleriyle tanışma ve onlardan faydalanma imkânı sağladı. Kurtuba sarayında düzenlenen ilmî ve edebî meclislere katıldı. Eski ve yeni şairlere ait divanları inceleyerek kültürünü geliştirdi. Özellikle edebiyat ve şiirde temayüz ederek çocuk denecek yaşta ünlü edip ve şairlerle yarışacak seviyeye ulaştı. Son hâmisi Abdurrahman el-Me’mûn, Emevî hilâfetinin merkezi Kurtuba’ya yaptığı saldırıda yenilip öldürüldüğünde henüz on yedi yaşında idi. İbn Şüheyd bu olaydan sonra Emevî hükümdarlarına karşı mesafeli davranmaya başladı. Aşırı hür düşünceli oluşu, gayri ciddi ve dine aykırı davranışları, alaycı ve keskin dili, edip ve şairleri insafsızca eleştirmesi gibi sebepler yüzünden Hammûdîler devrinde bir süre hapsedildi. Onun bu davranışları maddî sıkıntılarla karşılaşmasına, dost ve arkadaş çevresini yitirmesine yol açtı.

Âmirîler döneminde şeref pâyesi olarak kendisine verilen “sâhibü’ş-şurta” makamı dışında (İbn Bessâm eş-Şenterînî, I, 195) herhangi bir göreve getirilmeyen İbn Şüheyd’i, Hammûdîler’in 413 (1023) yılında Kurtuba’dan uzaklaştırılmasından sonra kırk yedi gün tahtta kalabilen Emevî Halifesi V. Abdurrahman (b. Hişâm) vezir olarak tayin etti (a.g.e., I, 50). V. Abdurrahman’dan sonra hilâfete getirilen Müstekfî-Billâh III. Muhammed (b. Abdurrahman), önceki halifeyi öldürtüp vezirlerini de hapsetmeye başlayınca sıranın kendisine geleceğini anlayan İbn Şüheyd, Kurtuba’yı terkederek Mâleka’da (Malaga) hüküm süren Hammûdî hânedanından Yahyâ b. Hammûd’a sığındı. III. Muhammed’in hilâfetten uzaklaştırılması üzerine 416 (1025) yılında Kurtuba’ya geri döndü. İki yıllık bir aradan sonra Emevîler’den III. Hişâm (b. Muhammed) halife olduğunda İbn Şüheyd’i kendisine danışman tayin etti. Son Emevî halifesi III. Hişâm’ın 422’de (1031) hilâfetten düşürülmesiyle İbn Şüheyd’in devlet yönetiminde üstlendiği görevler de son buldu. Hayatının son üç yılında edebî çalışmaların yanında Kurtuba’da düzenlenen ilim ve edebiyat meclislerine devam eden İbn Şüheyd 425 (1034) yılının başında felç oldu. Bu dönemde, hastalığının da etkisiyle Allah’a yönelerek tam bir teslimiyet ve tevazu içerisinde O’ndan mağfiret dileyen şiirler yazdı. 29 Cemâziyelevvel 426 (11 Nisan 1035) tarihinde vefat etti.

Kendisinden önceki şairlerin işlediği konuları onlardan farklı şekil ve ifadelerle ele alan İbn Şüheyd medih, hicâ, fahr, gazel, tasvir, risâ, mücûn, hamriyyât, zühd ve hikemiyyât gibi geleneksel temaları içinde yaşadığı zamana, çevreye ve çağının zevklerine uygun bir yaklaşımla yenilemiştir. Şiiri bir kazanç vesilesi veya bir eğlence vasıtası olarak değil sevinç, mutluluk, üzüntü ve kızgınlığını dile getirmek için kullanmıştır. Şiirlerinde zaman zaman mâna ve lafızlarla oynadığı ve okuyucuyu düşünmeye sevkettiği görülmektedir. Ancak İbn Şüheyd, şöhretini şiirinden çok edebî nesirlerine ve risâlelerine borçludur. Risâlelerinde kullandığı hayal içerikli hikâye üslûbu bu üslûbun Arap nesrinde görülen ilk örneklerindendir. Edebî tenkit ağırlıklı nesirlerinde daha çok kişileri ve hayvanları tasvir eden İbn Şüheyd’in nesriyle Câhiz’in nesirleri arasındaki benzerlik onun Câhiz’den etkilendiğini göstermektedir.

İbn Şüheyd mükemmel şiir ve nesrin ilkelerini tesbite çalışmış, bu ilkelerin dışına çıkan edip ve şairleri şiddetle eleştirmiştir. Ona göre şiir söylemek ve nesir yazmak, ezberlemek ya da öğrenmekle değil doğuştan gelen bir yetenekle mümkündür (Ahmed Dayf, s. 55; Zekî Mübârek, I, 330; II, 58). Bundan dolayı şiir ve nesir sanatlarını öğretenleri ve öğrenmeye çalışanları eleştirmiş (İbn Bessâm eş-Şenterînî, I, 240), fizikî özelliklerle yetenek arasında ilişki olduğunu söyleyerek insanın biyolojik yapısının düşünce sistemine de yansıdığını ispata çalışmıştır (a.g.e., I, 243).

Câhiliye döneminden kendi zamanına kadar olan şiirin her türünden faydalanan İbn Şüheyd, şiirin ve nesrin zamanın ve zevklerin değişmesiyle hissedilir bir değişim geçirdiğini belirtmiş (a.g.e., I, 237-238), edebî eleştiri konusunda ortaya koyduğu görüşlerde taklitçiliği şiddetle eleştirmiştir. Çalışmalarında Doğu’yu esas aldığından Endülüs’e has yeni bir edebî akıma karşı çıkmış, bu sebeple Endülüs’e özgü müveşşah türü şiire ve zecellere iltifat etmemiştir.

Eserleri. 1. Risâletü’t-tevâbiʿ ve’z-zevâbiʿ (Şeceretü’l-fükâhe). İbn Şüheyd bu eserinde cinler âlemine yaptığı hayalî bir seyahati anlatır. Züheyr b. Hümeyr adındaki cini vasıtasıyla Câhiliye döneminden kendi zamanına kadar gelen şair ve yazarların cinleriyle ilgi kurar, onlara şiir ve nesirlerinden parçalar okumak suretiyle üstünlüğünü tasdik ettirir. Bu arada dil, edebiyat, şiir, nesir ve edebî tenkit hakkındaki görüşlerini dile getirir; bu konulardaki görüşlerini savunur, hasımlarını alaya alarak onları tenkit eder. Cinleri vasıtasıyla önceki edip ve şairlerle yaptığı yarışma niteliğindeki edebî tartışmaları zikreder. İbn Şüheyd, bu eserini yazarken Câhiz’in Kitâbü’l-Ḥayevân ve Risâletü’t-Terbîʿ ve’t-tedvîr’inden, Bedîüzzaman elHemedânî’nin Maḳāmât’ı gibi eserlerden etkilenmiş olmalıdır. İbn Şüheyd kendisinden sonraki birçok edibe ilham kaynağı olmuştur. Risâletü’l-ġufrân’ında uhrevî âleme hayalî yolculuğunu anlatan Ebü’l-Alâ el-Maarrî ile (Karaaslan, s. 46-59) İlâhî Komedya’nın yazarı Dante Alighieri bunlar arasında sayılabilir. Risâletü’t-tevâbiʿden günümüze sadece İbn Bessâm’ın eẕ-Ẕaḫîre’de naklettiği bölümler ulaşmıştır (I, 245-281, 283-301). Butrus elBustânî, eẕ-Ẕaḫîre’deki bu parçaları bir araya getirerek müellif ve eseri hakkında yaptığı araştırma ile birlikte yayımlamış (Beyrut 1951, 1966, 1980), aynı parçaları Tevfîk Hamdî de neşretmiştir (Tunus, ts.). Risâletü’t-tevâbiʿi Elias Teres İspanyolca’ya (Barcelona 1956), James T. Monroe İngilizce’ye (Berkeley 1971) tercüme etmiştir. Risâle üzerinde Abdülazîz Şübeyl tarafından el-Binyetü’l-ḳaṣaṣiyye fî Risâleti’ṭ-ṭevâbiʿ ve’z-zevâbiʿ adıyla bir çalışma yapılmıştır (Tunus 1990). 2. Dîvânü İbn Şüheyd. Şairin çeşitli kaynaklarda dağınık halde bulunan şiirleri Charles Pellat (Beyrut 1964), Ya‘kūb Zekî (Kahire 1969) ve son olarak da Muhyiddin Dîb (Beyrut 1417/1997) tarafından derlenerek yayımlanmış, James Dickie, Ya‘kūb Zekî’nin derlediği divanı İspanyolca’ya çevirmiştir (Cordoba 1977). 3. Ḥânûtü ʿAṭṭâr (nşr. Muhammed b. Tâvît et-Tancî, Kahire 1951). İbn Şüheyd’in el-Ḥalvâ, el-Berd ve’n-nâr ve’l-ḥaṭab, Keşfü’d-dek ve îżâḥu’ş-şek adlı eserleri kaynaklarda zikredilmektedir.

İbn Şüheyd hakkında yapılan başlıca çalışmalar şunlardır: Charles Pellat, İbn Şüheyd elEndelüsî: Ḥayâtühû ve ârâʾühû (Amman 1965); Hâzım Abdullah Hıdır, Ebû ʿÂmir b. Şüheyd el-Endelüsî: Ḥayâtühû ve edebühû (Bağdad 1984); İbn Şüheyd el-Endelüsî (Bağdad 1984); Mustafa Aydın, İbn Şüheyd ve Edebî Kişiliği (doktora tezi, 1992, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü); Abdullah Sâlim el-Mi‘tânî, İbn Şüheyd el-Endelüsî ve cühûdühû fi’nnaḳdi’l-edebî (İskenderiye 1994).

BİBLİYOGRAFYA:
İbn Şüheyd, Risâletü’t-tevâbiʿ ve’z-zevâbiʿ (nşr. Butrus el-Bustânî), Beyrut 1951, neşredenin girişi, s. 7-113.  Seâlibî, Yetîmetü’d-dehr, II, 41-58. Humeydî, Ceẕvetü’l-muḳtebis (nşr. Muhammed b. Tâvît et-Tancî), Kahire 1386/1966, s. 133- 136. Feth b. Hâkān el-Kaysî, Maṭmaḥu’l-enfüs ve mesraḥu’t-teʾennüs fî müleḥi ehli’l-Endelüs, İstanbul 1302, s. 19-22. İbn Bessâm eş-Şenterînî, eẕ-Ẕaḫîre, I, 32, 191-336. İmâdüddin el-İsfahânî, Ḫarîdetü’l-ḳaṣr ve cerîdetü’l-ʿaṣr (nşr. Âzertâş Âzernûş), Tunus 1972, III, 555-561. Dabbî, Buġyetü’l-mültemis, s. 191-194. Yâkūt, Muʿcemü’l-üdebâʾ, III, 220-224. İbn Dihye, el-Muṭrib (nşr. İbrâhim el-Ebyârî v.dğr.), Kahire 1954, s. 158-163. İbnü’l-Ebbâr, İʿtâbü’l-küttâb (nşr. Sâlih el-Eşter), Beyrut 1406/1986, s. 201-203. İbn Hallikân, Vefeyât, I, 116-118. İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib (nşr. Şevkī Dayf), Kahire 1953, I, 78-85. Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVII, 501-502. Safedî, el-Vâfî, VII, 144-148. Makkarî, Nefḥu’ṭ-ṭîb, I, 356-362, 380-382, 621-623; III, 244-246, 358-362. R. Dozy, Historie de los musulmanes de espana, Madrid 1984, III, 274-278. Ahmed Dayf, Belâġatü’l-ʿArab fi’l-Endelüs, Kahire 1342/1924, s. 43-60. Zekî Mübârek, en-Nes̱rü’l-fennî s̱ fi’l-ḳarni’r-râbiʿ, Beyrut 1352/1934, I, 317-332; II, 58, 368-387. Brockelmann, GAL Suppl., I, 429. Ahmed Emîn, Ẓuhrü’l-İslâm, Kahire 1966, III, 210-215. Sezgin, GAS, III, 679-698. Şevkī Dayf, el-Fen ve meẕâhibüh, Kahire 1977, s. 321-324. Don Josê Manuel Continente Ferrer, “Consider Aciones en Terno a las Relaciones entre la Risālat al-Tawābi’ wa-l-zawābi’ de Ibn Šuhayd Y la Rīsālat al-Gufrān de al-Ma’arrī”, Actas de las Jornadas de cultura Arabe e Islámica (1978), Madrid 1981, s. 125-133. Abdülvehhâb b. Mansûr, Aʿlâmü’l-Maġribi’l-ʿArabî, Rabat 1403/1983, III, 51-63. Ömer Ferruh, Târîḫu’l-edeb, IV, 454-461. Hannâ el-Fâhûrî, el-Mûcez fi’l-edebi’l-ʿArabî ve târîḫih, Beyrut 1985, III, 68-89. İhsan Abbas, Târîḫu’l-edebi’l-Endelüsî: ʿAṣru siyâdeti Ḳurṭuba, Beyrut 1985, I, 270-302, 334- 340. a.mlf., “İbn Şüheyd el-Endelüsî ve Şârl Bella”, el-Ebḥâs̱, XIX/3-4, Beyrut 1966, s. 395-407. s̱ Nasuhi Ünal Karaaslan, Ebü’l-Alâ el-Ma’arrî, Erzurum 1989, s. 46-61. The Legacy of Muslim Spain (ed. Salma Khadra Jayyusi), Leiden 1992, s. 335-342. M. Abdülmün‘im Hafâcî, el-Edebü’l-Endelüsî, Beyrut 1412/1992, s. 612-617. Sâlihiyye, el-Muʿcemü’ş-şâmil, III, 404. Ahmed Heykel, el-Edebü’l-Endelüsî, Kahire 1994, s. 367-394. Abdülkerîm Halîfe, İbn Ḥazm el-Endelüsî, Beyrut, ts., s. 56-59. Ch. Pellat, “Ibn Hazm, Ibn Suhayd et la Poésie Arab”, al-Mulk, III, Cordoba 1963, s. 89-98. a.mlf., “Ibn S̲h̲uhayd”, h̲ EI (İng.), III, 938-940. James Dickie, “Ibn Šuhayd”, al-Andalus, XXIX, Madrid 1964, s. 243-310. a.mlf., “The Dīwān of Ibn Shuhaid al-Andalusī”, BSOAS, XXXV (1972), s. 144-145. Tevfîk Bekâr, “Cedeliyyetü’l-mümâşele ve’l-muḳābele fi’t-Tevâbiʿ ve’z-zevâbiʿ li’bn Şüheyd”, Mecelletü Dirâsât Endelüsiyye, sy. 3, Tunus 1410/1989, s. 71-80. Selîm Reyhân, “Fi’t-teʿâmül maʿa’t-Tevâbiʿ ve’z-zevâbiʿ li’bn Şüheyd ve teʿaddüdi revâfidihâ”, a.e., sy. 18 (1418/1997), s. 5-26. Yûnus Şenevân, “eṣ-Ṣûre ve mevzûʿâtühâ fî şiʿri İbn Şüheyd el-Endelüsî”, a.e., s. 27-47. Âzertâş Âzernûş – Mihrân Erzende, “İbn Şüheyd”, DMBİ, IV, 94-99

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1999 yılında İstanbul’da basılan 20. cildinde, 381-383 numaralı sayfalarda yer almıştır.

Ak Parti Kayseri milletvekili ve Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Taner Yıldız, İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Batı Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde yer alan düşünce kuruluşu Batı Platformu’nun 2018 yılındaki ilk toplantısına katıldı. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, AB Eski Bakanı Egemen Bağış, akademisyenler ve bürokratlar’ın da katıldığı toplantıda geçmişten günümüze devam eden küresel sorunlar ele alındı.

Yaptığı konuşmada yenilebilir enerji kaynaklarının bugünün dünyasının en önemli küresel meselelerinden biri olduğuna işaret eden Taner Yıldız, “Yaklaşık 15 yıldan bu yana Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle milli ve yerli enerji kaynaklarının başını çektiği bir dizi kaynak çeşitlenmesi var. Türkiye bunlar açısından son derece elverişli ve avantajlı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı açısından baktığımızda da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasının çok üzerinde. Hükümetimizin ve sayın bakanlarımızın yaptığı çalışmalar da gerçekten çok seçkin çalışmalar. Umarım bu oran daha da artarak devam edecek” dedi. İAÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın ise ‘birlik olmanın’ birçok problemin panzehiri olduğunu ve Türkiye’nin Orta Doğu’nun meselelerine duyarsız kalamayacağını ifade ederek, “Bugün ülke olarak içinde bulunduğumuz sosyal, ekonomik, siyasi ve asgari şartlar, yarın bu ülkeyi ne tür tehlikelerin, tehditlerin ve ne tür sıkıntıların beklediğini çok net ortaya koymaktadır. Bunların en büyük sebebini bölgedeki istikrarsızlık olarak görüyorum. Dolayısıyla istikrarsızlık ekonomik problemleri beraberinde getiriyor. Ülke ve millet olarak iç ve dış tehditlere karşı bir irade koyabilmemiz için öncelikle kendi içimizdeki birliği güçlendirmemiz lazım. Parçalanma tehlikesine karşı birlik olmak çok önemli. Bununla birlikte, son dönemde ülkemizde gözlemlenen ekonomik canlanmayı da güçlendirmemiz gerekiyor. Daha çok üreterek, satarak, daha çok ihraç ederek bu ülkenin ekonomisini daha da büyütmemiz gerek. Bu da yine istikrardan ve birlikten geçiyor. Ancak o şekilde doğrudan ve dolaylı dış yatırımı ülkemize çekebiliriz. İstikrarsızlık, ekonomik ve sosyal problemler önümüzde görülen üç ana tehdit olarak görülüyor. Bunların da panzehri birlik olmaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Taner Yıldız Attended Western Platform

Ak Party Kayseri deputy and former Minister of Energy and Natural Resources Taner Yıldız has participated in the first meeting of the Western Platform in 2018 in Istanbul Aydin University’s (İAÜ) Western Research Application and Research Center. President of Istanbul Aydın University Dr. Mustafa Aydin, former EU Minister Egemen Bagiş, academicians and bureaucrats also have attended the meeting, which discussed the ongoing global problems and the past.

Expressing importance of the sustainable energy on global ıssues Taner Yıldız” there has been resource diversity, especially on natural resources since 15 years in Turkey. Turkey has many advantages about it. We are also above the Average between European countries about the usage of energy resources. Our government and our ministries do a lot of work about sustainable resources. I believe that we will continue to work more.” President of IAU Dr. Mustafa Aydin said” unity can be the resolution of many problems. And Turkey cannot be deaf to the problem of Middle East “Today the social, economic, political situation that we are in makes clear tomorrow, like what kind of threats wait for this country. The main reason is an instability in the region. Therefore, instability brings economic problems. As a country and a nation, we need to strengthen ourselves in order to put a will against internal and external threats. It is very important to be united against the danger of fragmentation. We need to strengthen the economic revival observed in our country recently. We need to enlarge the economy of this country by producing, selling and exporting more. This is again about stability and unity. We can only be attractive to foreign investors. Instability, economic and social problems are seen as the three main threats.

 

 

 

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Cool Reklam Markası olan Reklam Çarşısı ve İstanbul Aydın Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen İstanbul Ekonomi Zirvesi’ne katıldı. 4.0 Sanayi Devrimi Dijital Dünya” temasıyla gerçekleşen zirvede Dr. Mustafa Aydın’ın yanı sıra eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve eski Turizm Bakanı Bülent Akarcalı da bulundu. Zirve sonunda Türkiye’deki alanında en başarılı markalara takdim edilen İstanbul Altın Değerler Ödülleri’nde İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın’a ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ verildi.

Zirve açılışında Dr. Mustafa Aydın bir konuşma yaparak, Türkiye olarak üretimde taklit değil özgün projelerin peşinde olmanın önemine değinerek “Dünyanın çok gerisinde demesek bile yine de gerisindeyiz. Biz hala Tesla’yı takip ediyorsak, kafa nakli nasıl yapılıyor diye soruyorsak ya da diğer kurumlarda yapılan şeyleri taklit etmeye çalışıyorsak gerideyiz demektir. Yani onlar önde gidiyor biz arkadan gidiyoruzdur. Bir şeyler yaptığımız zaman başka kurum, devlet ya da ülke, ‘Ya Türkler böyle bir şey yapmış’ diyorsa biz ilerideyiz demektir. Fakat biz eğitim kurumlarımızı ve kuruluşlarımızı, Endüstri 4.0 devrimine göre uyarlarsak ancak ortaya bir şeyler koyabiliriz” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca, üniversitelerde dördüncü neslin hayata geçmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Aydın, bu dönüşüm sağlanmadığı takdirde Endüstri 4.0’a ulaşmanın mümkün olmadığını ifade etti.

Çırağan Sarayı’nda düzenlenen İstanbul Ekonomi Zirvesi’ne İstanbul Aydın Üniversitesi’nden İAÜ Ekonomi ve Finans Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar ve İAÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Alpay Heperkan katılarak gerçekleştirilen panellerde konuşma yaptılar.


Meaningful Present to Dr. Aydin at Istanbul Economy Summit

President of Istanbul Aydin University Dr. Mustafa Aydin has attended to Istanbul Economy Summit which was organized by cooperation Cool Advertising Agency and Istanbul Aydin University.

Former EU Minister Egemen Bagıs, Former Ministry of Environment Forestry and Urbanization Erdogan Bayraktar, Former Minister of Tourism Bulent Akarcali have also participated to Summit under the theme of  “4.0 Industry Revolution, Digital World”. At the end of the Summit” ‘Lifetime Honorary Award” was given to President of Istanbul Aydin University Dr. Mustafa Aydin.

At the opening ceremony giving a speech, Dr. Aydin has expressed “Turkey should follow the original project. We can’t say that turkey is totally behind in World but we can say that we are behind enough. İf we still following Tesla, if we are still questioning brain drain or if we are trying to imitate things done in other institutions, then we are behind.it means that we are behind in World.But if the World talk about us, our innovations and say going ‘if the Turks have done such a thing’ so it means that we lead them but we must adapt our educational institutions and organizations to the Industrial Revolution,

Istanbul Aydin University Department of Economy and Finance Head Prof. Dr.Sedat Aybar and Dean of Engineering Faculty Prof. Dr. Hasan Alpay Heperkan have given a speech at the Economy Summit, in Çıragan Palace

 

UFRAD Franchising Derneği Genel Başkanı Dr. Mustafa Aydın, T.C. Kalkınma Bakanlığı tarafından düzenlenen “On Birinci Kalkınma Planı” toplantısına katıldı. Dr. Aydın, “Ticaret Hizmetlerinin Geliştirilmesi” özel ihtisas komisyonuna katılarak mevcut çalışmalara katkı sağladı.

2019-2023 yılları arasını kapsayacak olan on birinci kalkınma planı için oluşturulan özel ihtisas komisyonlarında alanlarında önemli ve yetkin isimler bir araya gelerek görüşlerini dile getiriyor.

Dr. Aydin has attended 11th Development Plan Meeting

President of UFRAD Dr. Mustafa Aydin participated in an 11th development plan which was organized by Ministry of development.During the meeting, Dr. Aydin has contributed to developing trade service commission.İn order to discuss 11th development plan which will be cover between 2019 and 2029, experts from the specialization commission has come together.

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Posta gazetesinin sorularını cevaplandırdı. 15 Temmuz sonrası Türkiye’de yaşanan süreçten, Türkiye’de eğitim meselelerine, üniversitelerde uluslararasılaşmadan, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin eğitim anlayışına kadar birçok mesele hakkında değerlendirmelerde bulunan Dr. Aydın, eğitimin Türkiye’nin kalkınması için öneminin bir kez daha altını çizdi.


Dr. Mustafa Aydın made a statement to the Posta News

President of Istanbul Aydin University Dr. Mustafa Aydın has answered questions of Posta News. Evaluating many field such as situation of Turkey after 15 July, education in Turkey, internalization and education understanding of Istanbul Aydin University, Dr. Mustafa Aydin has highlighted importance of education in development of Turkey.

background

Follow on Twitter

Follow on Twitter for news, updates and notices.

Istanbul Aydin University Chairman of the Board of Trustees / BIL Holding and BIL Education Institutions Chairman of the Board of Directors / Cyprus Science University Honorary President

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image

Follow on Instagram

FOLLOW ON @profmustafaaydin